1 Mayıs Tüm Dünyada resmi tatil ve ‘EMEK GÜNÜ’ olarak kutlanıyor. Türkiye ise 1924 ve 1981”de getirilen yasaklar nedeniyle travma yaşamaya devam etmektedir. 1 Mayıs 2008’de Sendika Binaları ve işçi topluluklarına Biber Gazı ve gaz Bombalarıyla saldırıldı. İstanbul Valisi M. Güler’in ‘Orantılı Şiddet’i bütün dünyada naklen yayınlanan işçi ve sendika düşmanı bir vahşete dönüştü. Yüzlerce işçi yaralandı, yüzlercesi de tutuklandı.
( 1 Mayıs 2008’i http://www.ngg-dortmund.de/bildergalerie/?g2_itemId=20 dan izleyebilirsiniz )
Temel Demokratik hak ve Özgürlüklerin başında ‘Gösteri ve yürüyüş Hakkı’ gelmektedir. Toplu sözleşme ve Örgütlenme hak-kının güvencesi gelmektedir. Türkiye’de ise, görevi bu hakların kullanılmasını güvence altına almak olarak tarif edilen devlet ku-rumları hak ihlallerinin esas kaynağı durumundadır. Sendikal gösteri ve işçi eylemleri sendrom havasında terörize edilmek üzere hedefe konuluyor. Ankara hükümeti, Dünya Emek Günü’nü yasallaştırmak yerine 1 Mayıs’ları ve her işçi eylemini Polis şiddeti ve Terör atmosferine dönüştürüyor. Sokağa çıkan insanlara öldüresiye saldırılıyor! Joplanıyor ve tutuklanıyorlar! Mitinglere çağrı yapan Sendika başkanlarına davalar açılıyor. Yasaklar ve şiddet emekçilerin büyük gününü gölgelemekle kalmıyor, işçi ve Sendikal hareketin toplumsal itibarını zayıflatmanın ve sokak hareketini yasaklamanın aracı haline getiriliyor.