ULUSLARARASI TAŞIMA İŞÇİLERİ FEDERASYONU’NUN (ITF) BRÜKSEL’DE YAPILAN TOPLANTISINDA GENEL BAŞKANIMIZIN YAPTIĞI KONUŞMA

Öncelikle bu toplantıya katılarak sizlere Türkiye’de yaşanan gelişmelerle ilgili doğrudan bilgi verebildiğim için büyük bir memnuniyet duyduğumu söylemek istiyorum. Kriz bahanesiyle işçi sınıfının kazanılmış haklarının gasp edilmek istendiği uluslararası sermaye saldırısı karşısında, işçilerin enternasyonal dayanışmasının öneminin giderek arttığı bir dönemden geçiyoruz.

mersin,ıtf,tümtis

Krizi fırsata çevirmek isteyen sermaye; “üretimde daralma” olduğu gerekçesiyle; kitleler halinde işçi çıkarmak, ücretlerini düşürmek, işçi sınıfının uzun mücadeleler sonucunda elde ettiği haklarını gasp etmek için kriz bahanesini ileri sürüyor.

Türkiye gibi ucuz emek cenneti ülkelerde, vahşi bir sömürü çarkı kuran tekeller, kriz gerekçesiyle yüz binlerce işçiyi işten çıkarıyor. Türkiye’de son bir yıl içerisinde işten çıkarılan işçi sayısı; kayıt dışı çalıştırılırken işten çıkarılan işçilerle birlikte 1.000.000’u geçti.

İşverenler, kölece koşullarda, günde 13-14 saat çalıştırdığı işçilerin en küçük hak talebini ve sendikalaşma girişimini baskı ve işten çıkarmakla cezalandırıyor. Ülkemizdeki anti demokratik iş yasaları işçilerin önüne devasa engeller çıkarırken işverenlere her tür olanağı sunuyor. İşkolu ve işyeri barajları, hantal toplu sözleşme prosedürü, kısa sürede sonuçlandırılması gereken iş davalarının aylar, hatta yıllarca sürmesi, bunun en somut göstergeleridir.

Krizin etkilerinin yanı sıra sendikamız, son bir yıl içinde yönetici ve üyeleriyle birlikte, devletin ve işverenlerin yoğun saldırı ve baskısıyla karşı karşıya kaldı. Yöneticilerimiz işverenler tarafından tehdit edildi, yaralandı. Polis tarafından defalarca gözaltına alındı. Hatta tutuklandı ve aylarca mahkemeye dahi çıkarılmadan cezaevinde tutuldu.

İşverenlerin şikayeti gerekçe yapılarak yönetici ve üyelerimize, polis tarafından aylar süren gizli takip yapıldı. Telefonları dinlendi. Gece yarısı evleri basıldı ve kelepçelenerek gözaltına alındılar.

Ankara şubemiz polisler tarafından basılarak evrak ve bilgisayarımıza el konuldu. 4 günlük gözaltının sonrasında Genel Eğitim Sekreteri ve Ankara Şube Başkanımız ile birlikte Ankara Şube yöneticilerimiz tutuklanarak, 6,5 ay boyunca mahkemeye dahi çıkarılmadan cezaevinde tutuldu. ITF Kara Taşımacılığı Bölüm Başkanı Mac Urata ve uluslararası delegasyonun Ankara’ya gelerek duruşmaya katılması, Başbakan, Adalet ve İçişleri Bakanlığı’na gönderilen protesto mektup ve mesajları, arkadaşlarımızın çıkarıldıkları ilk duruşmada serbest bırakılmalarında oldukça etkili oldu. Ancak hala arkadaşlarımızın yargılanması devam ediliyor ve haklarında 340 yıl’a varan hapis cezaları isteniyor.

Sizlere sendikamızın son dönemde sendikalaşma mücadelesi yürüttüğü Unilever ve Uluslararası Mersin Limanındaki örgütlenme mücadelesi hakkında bilgilendirmek istiyorum.

Unilever firmasının taşeronu olan Çipa ve Şimşek Nakliyat unvanlı işyerlerinde örgütlenme çalışması yürüttüğümüzü öğrenen işveren, Toplu Sözleşme yetkisi almamızı engellemek için, haksız ve etik olmayan itirazlarla süreci uzatmaya çalıştı. Sendikamızın Toplu Sözleşme yetkisi için Çalışma Bakanlığına başvurusunun ardından işçileri sendikamızdan istifa ettirmek için inanılmaz baskılar yaptı. İstifa ettirmeyi başaramayınca da 81’i sendikamıza üye 87 işçiyi işten çıkardı.

Önceleri sendikamız ile görüşmeyi reddeden Unilever’in, işyeri önünde aylarca devam eden direnişimiz ve bu direnişe sahip çıkan başta İstanbul olmak üzere Türkiye işçi sınıfının ve uluslararası dayanışmanın baskısı ile görüşme masasına oturması; dayanışmanın ve mücadelenin kazanımıdır. Direniş sırasında ITF’den Mac Urata ile birlikte ICEM ve IUF’tan temsilci arkadaşların fabrika önüne kadar gelerek direnişteki üyelerimizi ziyaret etmesi, üyelerimizin moralini ve direnme azmini arttırmış, bize güç katmıştır.

Unilever, etik olmayan, haksız itiraz ve davalarını geri çekmemekle birlikte, işten çıkarılan 15 üyemizi 4 aylık ücretlerini de ödeyerek yeniden işe aldı. İşe alınmayan 66 üyemize ise; kıdem ve ihbar tazminatlarına ek olarak 16 aylık ücretleri tutarında sendikal tazminat ödemeyi kabul etti. Ayrıca sendika üyesi işçileri işten çıkarmamayı ve sendikanın üye yapma çalışmasını engellememeyi taahhüt etti. Şu anda Unilever’de toplam 250 üyemiz çalışmaya devam etmektedir. Unilever yetkililerine itiraz ve davalarını geri çektirmek ve TİS imzalayabilmek için devam eden mücadelemiz ile uluslararası dayanışma önemini korumaktadır.

Kararlı mücadelemizle birleşen enternasyonal dayanışma, çok düşük ücretle, kölece koşullarda işçi çalıştıran ve sendikamıza üye olduğu için bu işçileri işten çıkaran Unilever’i de sendikamız ile görüşme masasına oturmak zorunda bıraktı.

Uluslararası dayanışmanın önemli olduğu diğer bir işyerimiz ise; 2007 yılında özelleştirilen Uluslararası Mersin Limanıdır. Bu liman, PSA’nın ortağı olduğu MIP tarafından işletilmekte olup işçiler, günde 12-16 saat ve oldukça düşük ücretle, en temel ihtiyaçları olan içme suyu ve duş ihtiyaçları dahi karşılanmadan çalıştırılmaktadır. MIP’in AKAN-SEL unvanlı taşeron şirketinde bu kötü koşullarda çalıştırılan işçiler, Ekim 2008’de sendikamıza üye olmaya başladı. AKAN-SEL Nakliyat Mersin Limanı’nın yükleme, boşaltma ve nakliye işlerini yapmaktadır. Ve sendikamız çoğunluğu sağlayarak 30 Aralık 2008’de çoğunluk tespiti için Çalışma Bakanlığı’na başvurdu.

Üyeliklerin başlamasından itibaren üyelerimiz üzerinde silahlı tehdide varan baskılar kuran işveren, 103 üyemizi de işten çıkardı. İşten çıkarılan üyelerimizin yerine; ölüm pahasına, hiçbir iş tecrübesi olmayan, eğitim verilmemiş kaçak işçiler çalıştırılmaya başlandı. Nitekim bu nedenle Yasin Kaya isimli bir işçi iş kazasına kurban gitti.

Kardeş Liman-İş sendikasıyla birlikte, ortak sendikalaşma mücadelesi yürüttüğümüz Mersin Limanının önünde, işten çıkarılan 103 işçiyle başladığımız direniş 58 gündür devam ediyor. İşten çıkarılan 103 üyemizin işyeri önünde devam ettirdiği direnişe, işten çıkarılma tehditlerine karşın, çalışmaya devam eden 220 üyemiz de katılıyor. İşverenin baskı, tehdit ve yıldırma çabalarına karşın, mücadelemiz kararlı bir şekilde devam ediyor. İki ay’dan bu yana, ağır ekonomik sıkıntılara karşın devam ettirdiğimiz mücadeleye, ITF ve diğer kardeş sendikalardan fiili ve acil destek bekliyoruz.

Mersin Limanında, yağmur, çamur demeden her gün büyüyen bir kararlılıkla sürdürdüğümüz mücadelemiz ve sınıf dayanışması sayesinde işveren sendikamız ile görüşmelere başlamak zorunda kaldı ancak şu ana kadar işten çıkarılan 103 üyemize tekrar işbaşı yaptırılmadı. Bu nedenle, mücadeleyi ve dayanışmayı daha da yükseltmemiz gerekir. Toplantıya katılan kardeş sendikalardan, PSA ve MIP üzerinde baskı kurmalarını bekliyoruz. Ayrıca PSA’nın işlettiği limanlarda örgütlü, ITF’ye bağlı kardeş sendikaların yardım ve desteklerini istiyoruz.

Özellikle Unilever, PSA, MIP gibi uluslararası firmalarda yürüttüğümüz örgütlenme çalışmalarında bizim için oldukça önemli olan enternasyonal dayanışmanın örgütlenmesinde önemli katkılarda bulunan ve sıcak, yakın ilgisini hiç eksik etmeyen Mac Urata’ya, Mersin Limanındaki dayanışması nedeniyle Frank Lays’e ve tabiî ki ITF’ye teşekkür ediyorum. Almanya’da yürüttüğü dayanışma kampanyası nedeniyle Ver.di sendikasına, işçi sınıfından yana politika yapan ve kampanyayı destekleyen parlamenterlere de teşekkür ediyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.