Uluslararası Taşımacılık İşçileri Federasyonu (ITF) Kara Taşımacılığı Bölümü ve Kara- Demiryolu Taşımacılığı Bölümleri Ortak Konferansı, 11-14 Kasım tarihlerinde Kanada’nın Toronto kentinde 44 ülkeden 200’den fazla sendikanın katılımı ile gerçekleştirildi. Dünyanın en güçlü işçi federasyonlarından biri olan ITF’nin Toronto konferansında sendikamızı genel başkanımız Kenan Öztürk ve uluslararası ilişkiler uzmanımız Emel Türker temsil etti.
Konferansta uluslararası işçi hareketinin durumu, Avrupa’da kemer sıkma politikalarının sendikal harekete ve sosyal haklara etkisi, çok uluslu şirketlerin işçi haklarına karşı saldırıları ve bu sorunlar karşısında ITF’nin örgütlenme kampanyaları konuşuldu. Özellikle Türkiye ve sendikamız bağlamında UPS örgütlenmesinde sağlanan başarı ve DHL örgütlenmesinin başarısı için yapılması gerekenler tartışıldı.
Konferans kapsamında gerçekleştirilen toplantılar sırasında iki konuşma gerçekleştiren genel başkanımız Kenan Öztürk; Türkiye’de sendikal haklar konusunda tablonun iyi olmadığını, gerek siyasi iktidarın sendikal hak ve özgürlüklere ilişkin uygulamalarının gerekse işverenlerin sendikal örgütlülüğü engelleme saldırılarının arttığını, ancak bütün olumsuzluklara karşın mücadelenin devam ettiğini anlattı. Daha yakın zamanda havacılık işkolunun grev yasağı kapsamına alınmasına karşı demokratik protesto hakkını kullanan 305 işçinin hükümet talimatıyla işten çıkarıldığını, aylardır devam eden direnişe rağmen işçilerin işbaşı yaptırılmadığını, onlarca sendikacının politik sebeplerle cezaevine atıldığını, KESK üyesi 67 sendikacının aylardır tutuklu olduğunu, anti-demokratik gerici yasaların bütün sendikacıların başında demoklesin kılıcı gibi sallandığını, nitekim Ankara şube yöneticilerimizin de geçmişte hukuksuz bir şekilde tutuklandıklarını, sendika yöneticileri hakkında açılmış onlarca davanın bulunduğunu, Sendikalar ve Toplu iş ilişkileri yasalarını demokratikleştiriyoruz denilerek yeni yasalar çıkarıldığını ancak yeni yasa ile göz boyanmak istendiğini, çok küçük iyileştirmelere karşılık işçilerin kazanılmış birçok hakkının ise gasp edildiğini, yeni yasa ile 29 sendikanın baraj altında bırakılmak istendiğini, 6,5 milyona yakın işçinin sendikal örgütlenme hakkının bu yasa ile fiilen gasp edildiğini, Türkiye’deki işletmelerin % 82’sinde çalışan işçilerin sendikal tazminat alabilme olanaklarının bu yasa ile ellerinden alındığını, bu yolla Türkiye’de çalışan işçilerin % 62’sinin fiilen sendikalaşma hakkının gasp edilmiş olduğunu, yasa ile barajların yükseltildiğini, bu nedenle onlarca sendikanın kapısına kilit vurulma ihtimalinin belirdiğini anlatan Kenan Öztürk, bütün bu olumsuzluklara rağmen örgütlenme çabalarının devam ettiğini, tutuklamalara, yasaklamalara, işten atmalara ve tehditlere rağmen örgütlenme çalışmasının başarı ile sonuçlandığı işyerleri bulunduğunu, yeni işyerlerinde de örgütlenme çalışması yürütüldüğünü söyledi. Bütün baskılara rağmen binlerce işçinin sendikalarda örgütlenmeye devam ettiğini, ancak kazanmak için dayanışmanın bu işçiler açısından hayati önemde olduğunu söyledi. Örgütlenme çalışması sırasında binbir zorluk ve saldırı ile karşılaşılan çokuluslu şirketlerde, başarı için uluslararası dayanışmanın önemli olduğunu söyleyen Kenan Öztürk, sendikamız tarafından DHL firmasında yürütülen örgütlenme çalışması sırasında sendikamıza üye olduğu için 22 işçinin işveren tarafından işten çıkarıldığını, işçilerin her gün sendika üyeliği konusunda sorgulandığını, işveren yetkililerinin işçileri sendikaya üye olmamaları konusunda uyardığını, sendikaya üye olanların işten çıkarılacağı tehdidinin aleni bir şekilde her gün tekrarlandığını, sendika üyesi olduğundan şüphelenilen işçilerin farklı muameleye tabi tutulduğunu, bu işçilerden sendika üyesi olmadığını ispatlamasının istendiğini, bu nedenle sendikaya üye olmayan işçilerin bile notere giderek sendikadan istifa yazıları düzenletip sendikaya gönderdiğini, tüm bu baskı ve tehditlere rağmen örgütlenme çalışmasının devam ettiğini, 150 günden bu yana DHL depolarının önünde devam eden bir direniş olduğunu, daha önce de UPS’de aynı sorunlarla karşılaşıldığını, 280 gün süren bir direnişin ardından örgütlenme çalışmasının başarı ile sonuçlandığını ve işçiler için önemli kazanımlar sağlayan bir Toplu Sözleşme imzalandığını anlattı. UPS’deki başarının en önemli ayaklarından birinin uluslararası dayanışma olduğunu, ITF ve ETF tarafından örgütlenen uluslararası dayanışmanın, acil küresel eylem kararlarının sonuç almada çok önemli katkısı olduğunu, çokuluslu bir şirket olan DHL’de de direniş ve üyelik çalışması ile paralel yürüyecek yerel ve uluslararası dayanışma ile benzer bir başarının sağlanmasının muhakkak olduğunu söyledi. Ayrıca genel başkan, dayanışmanın mesajlar yayınlama ve ziyaretlerden ibaret kalmaması, fiili eylemlere, dünya çapında DHL’nin faaliyetine etkide bulunan müdahalelere dönüşmesi gerektiğini, artık dayanışmadan bunun anlaşılması gerektiğini de anlattı.
Genel başkanın konferans toplantılarındaki konuşmaları ve ikili görüşmelerde konuyu gündemde tutması üzerine konferansın başat konularından biri haline gelen DHL direnişi ve direniş ile dayanışma konusu üzerine başta ITF genel sekreteri Davit Cockroft ve bir çok konuşmacı düşüncelerini açıkladı ve genel başkanımız Kenan Öztürk’e destek verdi. ITF genel sekreteri David Cockroft “UPS kampanyası sırasında çok büyük kazanımlar elde edildi. Uluslararası destek ve dayanışmanın önemini ve gücünü gördük. DHL’de de aynı başarıyı kazanacağız. DHL Türkiye mücadelesi ITF mücadelesidir” dedi.
Konferans sonunda DHL Türkiye mücadelesine destek ve sürekli eylemlilik kararı oy birliği ile birinci sırada kabul edildi. Konferans sırasında çıkarılan eylem takvimine göre eylemler 20 Kasım’da pek çok ülkede yapılacak basın açıklamalarıyla başlayacak ve DHL mücadelesi başarıya ulaşana kadar kararlılıkla devam edecek.