Sendikal Güç Birliği Platformu Kadın Koordinasyonu’nun da (SGBP KK) bileşeni olduğu Kadın Emeği Platformu (KEP) Hükümetin hazırladığı “Aile paketi”ne itiraz etti.
Platform tarafından düzenlenen basın toplantısında, “Aile ve Dinamik Nüfusun Korunması Programı” adı altında Meclis’e sunulan yasa tasarısının kadını annelikle sınırlayan bir bakış açısıyla hazırlandığı ifade edildi.
Konuya ilişkin açıklamayı, SGBP KK sözcüsü Neslihan Taşoluk, DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, KESK Kadın Sekreteri Gülistan Atasoy, İSİG Kadın Meclisi’nden Neslihan Karatepe, Sosyalist Feminist Kolektif’ten Hülya Osmanağaoğlu yaptı.
Kadını eve hapsetme paketi!
Kadını eve hapsetmeyi amaçlayan tasarının kadın emeğini de değersizleştirdiği belirtilen raporda şöyle denildi;
“Biz kadınlara göre açıklanan program temelde iki hedefe sahip. Bir yandan kadınları sadece annelikle tanımlayıp, kamusal alanda ve ücretli emek gücünde öncelikle annelik “görevinin” belirlediği çizgilerle var etmeye çalışmak. Diğer yandan da sermayenin ana yönelimi olan esnek ve güvencesiz çalışmayı doğum/annelik bahanesiyle kadın emekçilerden başlayarak sınıfın genelinde yaygınlaştırmak.
Program kadınları annelikle sınırlıyor yani erkeklerle eşit olarak değil, ancak anneliğin kazandırdıklarıyla erkeklerle eşdeğer olarak var olabileceğini vurguluyor ve iki kişi arasındaki birliktelik ilişkisini “aile olmakla” ve heteroseksüel ilişki biçimiyle sınırlandırıyor.”
Kadınların Talepleri
Kadını annelikle tanımlamanın toplumsal sakıncalarına da değinilen açıklamada, talepler şöyle sıralandı;
Çocuk bakımında eşitlik
* Çocuk bakım izinlerinin, hiçbir hak kaybı ya da part-time çalışma dayatması olmaksızın, erkeklerle eşit hak ve sorumluluklarla düzenlenmeli.
* Kapatılan tüm kamu kreşleri açılmalı. Kadın/erkek olmasına bakılmaksızın, en az 50 işçi çalıştıran kamu/özel tüm işyerlerinde ücretsiz, nitelikli (vardiya koşulları dikkate alınarak gerektiğinde 24 saat açık ve anadilde) bakım evleri ve kreşler açılması zorunlu olmalı.
Diğer çocuklu bireyler için her mahalleye ihtiyacı karşılayacak kadar kreş açılması için devlet kendisi girişimde bulunmalı, belediyelere yasal zorunluluk getirilmeli, 50’den az işçi çalıştıran işverenler de bu mahalle kreşlerine destek olmakla yükümlü olmalı, yurttaş girişimleriyle yaratılacak kreş kooperatifleri vb. alternatif çözüm arayışları özendirilmeli.
* İş yerlerindeki çalışma düzeni, kadınların ve erkeklerin çocuklarına bakma yükümlülüğüne uygun şekilde düzenlenmeli.
En fazla 35 saat çalışma
* Kadın ve erkek çalışanların, kendilerine ve yaşamı paylaştıkları kişilere zaman ayırabilmeleri için yasal günlük/haftalık çalışma süreleri günde en fazla yedi, haftada en fazla 35 saate indirilmeli, toplu ya da bireysel iş sözleşmeleri ile (hiçbir yasal hak kaybına izin verilmeksizin) daha altında süreler kararlaştırılması özendirilmeli.
* “Aile sorumlulukları”, “çocuk bakım yükümlülükleri” gibi bahanelerle kadınlara esnek çalışma formları dayatmak yerine, tam zamanlı ve tam güvenceli istihdam olanaklarını sağlayacak yasal düzenlemeler yapılmalı.
Kayıt dışı çalıştırmaya yaptırım
* Kayıt dışı çalışma nedeniyle artan kadın işçi cinayetleri, iş kazaları ve meslek hastalıklarının oranı da görünür olmamaktadır. Tüm iş kazalarının, kayıt dışı olsun olmasın, bilgileri tutulmalı, bu bilgiler kamuoyu ile paylaşılmalı ve hukuki yaptırım uygulanmalı.
* Devlet tüm kadınlara bir an çalışma süresine ve prime bağlı olmayan işsizlik maaşı ve prim ödemesiz sağlık güvencesi sağlamalı.
Erken emeklilik hakkı
* Kadınların çifte mesaisi gözönüne alınarak erken emeklilik ve yıpranma payı uygulamaları sosyal güvenlik sistemine dahil edilmeli.
* Türkiye bir an önce Uluslararası Çalışma Örgütü’nün ( ILO)nun 183 Sayılı Anneliğin Korunması Sözleşmesi’ni imzalamalı.
* Hazırlanmakta olan yeni anayasada; (kamu ya da özel) “çalışma hayatının tüm alanlarında (tüm iş ve meslekte ve her yönetim kademesinde) kadınlarla erkeklerin eşit yer alması esastır” ilkesi getirilmeli.