Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Enstitüsü (DİSK-AR), kayıt dışı çalışan işçiler de dikkate alındığında, sendikalaşma oranının yüzde 10.3’te, toplu sözleşme kapsamındaki işçi oranının ise yüzde 7.3 düzeyinde kaldığına dikkat çekti.
DİSK-AR Temmuz 2017 sendikalaşma istatistikleri ile Aralık 2016 toplu iş sözleşmesi kapsamı istatistiklerinin değerlendirdiği rapor yayınladı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın istatistiklerine göre Temmuz sonunda sendikalı işçi sayısının 1 milyon 623 bin 638 olduğuna dikkat çekilen raporda, “Sigortalı işçi sayısı ise 13 milyon 581 bin 554’dür. Böylece sigortalı işçiler arasındaki resmi sendikalaşma oranı yüzde 11.95 düzeyinde bulunuyor” denildi ve şu değerlendirme yapıldı:
“Ancak bu oran kayıt dışı işçileri kapsamadığı için hatalıdır. Bakanlık sendikalaşma oranını, toplam sendika üye sayısını SGK’ya kayıtlı işçi sayısına bölerek bulmaktadır. Bu oran Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından benimsenen hesaplama yöntemiyle uyumsuzdur ve iki nedenle eksik ve hatalıdır.
Birincisi, kayıt dışı işçiler hesaba katılmadığı için sendikalaşma oranı fiili durumdan daha yüksek çıkmaktadır. İkincisi ise bu oran toplu iş sözleşmesi (TİS) kapsamındaki sendikalı işçi sayısını yansıtmamaktadır.
Sigortalı işçileri esas alan resmi sendikalaşma oranı yüzde 12 iken, 2.2 milyona yaklaşan kayıt dışı işçiyi de dikkate aldığımızda fiili sendikalaşma oranı yüzde 10.3’e gerilemektedir. Toplu iş sözleşmesi kapsamı oranları açısından ise durum daha da vahimdir; Türkiye’de TİS kapsamındaki işçi sayısı sendikalı işçi sayısının çok altındadır. Öte yandan kamu ve özel sektörde sendikalaşma oranları açısından da büyük farklar söz konusudur. Yüzde 10’luk fiili sendikalaşma oranını esas aldığımızda, işçilerin sadece yüzde 7.3’ü toplu iş sözleşmesi kapsamındadır. Bir diğer ifadeyle işçilerin yüzde 93’ü toplu iş sözleşmelerinden yararlanamıyor. Özel sektörde ise toplu iş sözleşmesi kapsamı yüzde 5.5 civarındadır. Özel sektörde her yüz işçiden yaklaşık 95’i toplu iş sözleşmesi kapsamı dışındadır. Diğer bir ifadeyle toplu iş sözleşmesi yoluyla fiilen sendikal hakları kullanabilen işçilerin oranı genel olarak yüzde 7.3, özel sektörde ise yüzde 5.5’tir. Bu nedenle Bakanlık tarafından açıklanan yüzde 12’lik sendikalaşma oranı fiili durumu yansıtmayan yapay bir orandır.”
Sendikalaşmanın 2013’ten bu yana hem sayısal hem de oransal olarak arttığına da işaret edilen raporda, “Ocak 2013’te 1 milyon olan sendikalı işçi sayısı yüzde 62 artışla, Temmuz 2017’de 1 milyon 624 bin olarak belirlendi” denildi ve şöyle devam edildi:
“Ancak halen işçilerin yüzde 90’ının sendikasız olduğunun altını çizmek gerekir. Toplu iş sözleşmesi kapsamı açısından ise tablo daha da vahimdir. Genel olarak işçilerin yüzde 7.3’ü, özel sektörde ise yüzde 5.5’i toplu iş sözleşmesi kapsamındadır. Sendikalaşmada nicel bir artış yaşanmakla birlikte, sendikalı üyesi işçilerin yaklaşık üçte biri toplu iş sözleşmesi hakkında yararlanamadı. Sendikalı işçi sayısı 1.6 milyon civarına yükselirken, toplu iş sözleşmesi kapsamı dışındaki sendika üyesi sayısı 450 bini aşıyor; dolayısıyla 450 binden fazla işçi sendikalı olduğu halde, sendikaları onlar için toplu iş sözleşmesi bağıtlayamadı. Bu durum mevcut toplu iş sözleşmesi sistemi ve yetki sisteminin çökmesi anlamına geliyor. Son yıllarda sendikalaşmada yaşanan sayısal artışlar kâğıt üzerinde kalmakta, sendikalaşan işçilerin büyük bir bölümü toplu iş sözleşmesinden yararlanamıyor.
Sendikalaşma ve toplu iş sözleşmesi kapsamının yükseltilmesi için:
– Sendikal yasalar Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) normlarına uygun hale getirilmeli, sendikal örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılmalıdır.
– Toplu iş sözleşmesi yetki sistemi köklü biçimde değiştirilmelidir.
– İşkolu, işyeri ve işletme barajları kaldırılmalı, toplu iş sözleşmesi yetkisi işçilerin özgür iradesiyle (referandum) ile saptanmalı, hantal ve antidemokratik mevcut yetki sistemi değiştirilmelidir.
– 6356 sayılı yasada yer alan teşmil sistemi işlevli hale getirilmeli, yaygınlaştırılmalı ve toplu iş sözleşmeleri sendikasız işyerlerine ve işçilere de uygulanmalıdır.
– Kamu kurum ve kuruluşlarında son zamanlarda giderek artan sendikal kayırmacılığa ve ayrımcılığa son verilmeli, kamu idaresi sendikal yönlendirme ve baskı yapmamalıdır.
– Kamuda taşeron çalıştırılmasına son verilmeli, taşeron işçiler kamu işçisi olarak kadroya alınmalı ve o işkolundaki toplu iş sözleşmelerinden yararlanabilmelidir.”