Arabuluculuk sistemini zorunlu hale getiren “İş Mahkemeleri Kanunu” dün Resmi Gazete ‘de yayımlandı.
Yasa kapsamında arabulucuya başvuru şartını düzenleyen 3’üncü madde ile yasanın “yürürlükten kaldırılan hükümler”i içeren 11 ve 12’incî maddeleri 1 Ocak 2018’de yürürlüğe girecek. Diğer hükümler ise dün yürürlüğe girdi. Mevcut bazı kazanımları tırpanlayan yasaya göre; kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulması dava şartı olarak aranacak. Arabulucuya başvurma zorunluluğu için alacak veya tazminat talebinin iş ilişkisinden kaynaklanması gerekecek, işçi kıdem, ihbar gibi tazminat ve fazla mesai, yıllık izin gibi ücret; işveren de alacak ve tazminat kalemleri için dava açmadan önce arabulucuya başvuracak, iş kazası veya meslek hastalığından kaynaklanan maddi, manevi tazminat davaları, bunlarla ilgili rücu davalarında, arabuluculuk şartı aranmayacak.
Nasıl işleyecek?
Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren 3 hafta içinde sonuçlandıracak. Zorunlu hallerde ise bu süre en fazla 1 hafta uzatılacak. Tarafların arabuluculuk sürecinde anlaşmaya varması halinde, arabulucuya ödenecek ücret işçi ve işveren arasında eşit şekilde karşılanacak. Davacı, arabuluculuk süreci sonunda anlaşmaya yarılamadığını belirten son tutanağın aslını veya arabulucunun onayladığı bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda. Aksi takdirde dava usulden reddedilecek.
Hak kaybı kaçınılmaz
Dava açmadan önce arabulucuya başvurma zorunluluğu, işçinin alacaklarının pazarlık masasında çözüme kavuşturulmasını dayatıyor. Kanun, işçi ile işverenin şartlarını eşitlendiğinden iş Hukuku’nun varlık nedeni olan “ekonomik olarak işveren karşısında çok daha zayıf durumda olan işçinin korunması ihtiyacı”nı da ortadan kaldıracak, işçinin normalde dava yoluyla kazanacağı parasal miktar, arabuluculukta alacak tespitindeki yetersizlikler ile sürecin kısa olması ve uzlaşı üzerine işleyeceği dikkate alındığında işçi hakkında azına razı edilecek ve hak kaybı kaçınılmaz olacak.
Kazanımlar tırpanlandı
Kanunla “kıdem tazminatı”, “iş sözleşmesinin bildirim şartına uyulmaksızın feshinden kaynaklanan tazminat”, “kötüniyet tazminatı”, “iş sözleşmesinin eşit davranma ilkesine uyulmaksızın feshinden kaynaklanan tazminat” ile yıllık izin ücretine ilişkin 10 yıl olan zamanaşımı süresi 5 yıla düşürüldü. Bu değişiklik tasarının gerekçesinde, işçinin alacaklarına ilişkin başvuracağı yargı yolunun işverene “dava tehdidi” oluşturduğu ileri sürülerek savunulmuştu. Ancak işverenin bahsi geçen tazminatları ödemesi için bir yaptırım gerekliliğine ihtiyaç olduğu belirtilmeden mevcut kazanımların tırpanlanmasının bir “çözüm” olarak benimsenmesi dikkat çekmişti.
İşten atılan şikâyet edemeyecek
Değişiklikten önce; iş sözleşmesi fiilen sona eren işçilerin kanundan, iş ve toplu iş sözleşmesinden doğan bireysel alacaklarına ilişkin şikayetlerini Çalışma Bakanlığı bölge müdürlükleri inceliyordu. Ancak 4857 sayılı Kanunun 91’inci maddesinin ikinci fıkrasında yapılan değişiklikle şikâyet başvurusu için “iş sözleşmesinin devam etmesi” şartı getirildi. Böylece işten çıkarılan işçilerin şikâyetlerini Bakanlık dikkate alınmayacak.
Kaynak: Aydınlık