Asgari ücret görüşmeleri

Nilgün TUNÇCAN ONGAN

Nilgün TUNÇCAN ONGAN:

Asgari ücret görüşmeleri başlıyor. Aralığın ilk haftasında toplanacak olan asgari ücret tespit komisyonu, çalışmalarını yıl sonuna kadar tamamlamış ve 2018’in asgari ücretini belirlemiş olacak.

Komisyon henüz toplanmadı ama asgari ücret süreci Mecliste başlamış görünüyor. CHP’li vekiller, asgari ücretin vergi dışı kalması için Plan ve Bütçe Komisyonu’nda verdikleri önergenin AKP oylarıyla reddedildiğini açıkladılar. Reddedilen önergenin gerekçesinde “Asgari ücret esaslarına göre çalışanların açlık ve yoksulluk sınırı altında ücret aldığı” vurgulanıyor ve bu nedenle asgari ücretlilerden gelir vergisi alınmaması öngörülüyordu.

Asgari ücretin açlık ve yoksulluk sınırının altında kaldığı eleştirilerine karşı kabine üyelerinden, her yıl bu zamanlarda duymaya alışkın olduğumuz, açıklamalar gelmeye başladı bile. Başlıca argüman ise “ekonomik gerçekler” biçiminde dile getirilen “kaynak yetersizliği”.

Örneğin Ekonomi Bakanı, asgari ücretin olabildiğince yüksek olmasını istediklerini ifade ettikten sonra ekliyor:

“Ülkemin kaynakları ve imkanları öyle bir noktada olsun ki refah yüksek olsun ama hayatın gerçekleri var. Ülkemizin gerçekleri ve gelirleri var. Ülkemizin sıralamaları var… Asgari ücret 4 kişilik bir ailenin geçim ücreti değildir.”

İşverenlere yönelik teşvikler, vergi muafiyetleri ve periyodik hale gelen vergi afları söz konusu olduğunda gündeme gelmeyen “ülke gerçekleri”, “ülkemizin sıralamaları” ve bu sıralamaların sınıfsal niteliği konusunda oldukça zihin açıcı.

İşte asgari ücret tartışmalarını tam da bu çerçevede değerlendirmek lazım. Buna göre işçinin insan onuruna yakışır koşullarda yaşayabilmesini sağlayacak ücret düzeyinin bir hak olarak değil, ancak aşırı refah ve gelir durumunda “feda edilebilecek bir kaynak” olarak değerlendirildiğinin altını çizmek gerekiyor.

Böylesi bir sınıfsal tutumun en somut sonucu ise belirlenen asgari ücretin, işçinin net yaşam maliyetinin TÜİK tarafından hesaplanmış düzeyinin bile altında kalması.

Öte yandan asgari ücretin işçi ailesinin geçimlik ücreti olmadığı yaklaşımının uluslararası hukuk açısından da, modern sosyal politikada da bir karşılığı yok.

Şöyle ki; ILO kriterlerine göre asgari ücret hesaplanırken işçi kadar işçinin ailesinin ihtiyaçları da hesaba katılıyor. Modern sosyal politika açısından ise asgari ücret, işçinin “ölmeyeceği” koşulları değil insan onuruna yakışır bir yaşam sürdürebilmesinin asgari koşullarını ifade ediyor.

İşverenlerin ortaya koyduğu rekabet gücü kaygısı ise asgari ücretin amaç ve işlevine aykırı. Çünkü asgari ücret, emek gücünü korumak adına devletin piyasaya müdahale etmesi demek. Zaten ücretlileri işverenin rekabet kaygılarından korumak için uygulanıyor.

Sosyal ücret yaklaşımı bakımından ise bu da yeterli değil. Eğitim, sağlık gibi kamu harcamalarıyla da desteklenmesi gerekiyor.

Kaynak: Evrensel