Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı’na göre (TÜİK) 2018 Temmuz ayında işsiz sayısı 3 milyon 531 bin kişiye ulaştı. TÜİK’e göre işsizlik yüzde 10.8. DİSK-AR verilerine göre ise işsiz sayısı Temmuz 2018 itibarıyla 6 milyon 310 bin, işsizlik oranı yüzde 18.2.
Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi verilerine göre Temmuz 2017 tarihinden Temmuz 2018 tarihine kadar:*
1. Bireysel kredi kartı borcunu ödeyemeyen gerçek kişi sayısı 1 milyon 25 bin.
2. Bireysel kredi kartı borcunu ödeyemeyen gerçek kişi sayısı 2018 Haziran ayında 77 bin iken 2018 Temmuz ayında bu sayı 81 bine ulaşmış.
3. Bireysel kredilerini ödeyemeyen gerçek kişi sayısı1 milyon 88 bin.
4. Bireysel kredilerini ödeyemeyen gerçek kişi sayısı 2018 Haziran ayında 85 bin iken 2018 Temmuz ayında bu sayı 102 bine ulaşmış.
5. Temmuz 2017’den Temmuz 2018’e kadar protesto olan senet sayısı 985 bin adet. Protesto olan bu senetlerin parasal karşılığı 16 milyon 122 bin lira.
6. Protesto olan senetlerin parasal karşılığı 2018 Haziran ayında bir milyon 242 bin liradan 2018 Temmuz ayında neredeyse iki misli artarak 2 milyon 543 bin liraya ulaşmış.
7. Temmuz 2017’den Temmuz 2018’e kadar karşılıksız çıktığı için bankalarca işlem yapılan (arkası yazılan) çeklerin parasal karşılığı 20 milyar Türk lirası. 2018 Haziran ayında karşılıksız çıkan çeklerin tutarı 1.4 milyar TL iken 2018 Temmuz ayında iki misliden fazla artarak bu rakam 2.7 milyar TL olmuş.
Nedim Türkmen’in vermiş olduğu rakamlara göre konkordato talebi kabul edilen borçlu sayısı 3 bini geçmiş, yıl sonunda bu sayının 5 bin ile 7 bin arasına ulaşacağı tahmin ediliyormuş.**
Tüm bu tablonun tek cümlelik özeti şu: Ülkede borçlular borcunu ödeyemez hale gelmiş.
“Alacaklı olduğunuz borçlu borcunu ödemezse ne olur?”
İşte bu sorunun tek bir yanıtı yok.
1. Alacaklı devletse, hiçbir şey olmaz: Devletin vergi, SGK prim alacakları öncelikli alacaktır. Borçlunun mal varlığı icra yoluyla satılır, devlet öncelikli olarak alacağını alır. Üstelik bu icra yolu Amme Alacaklarının Tahsili Hakkındaki Kanunun belirlediği devlete imtiyaz tanıyan bir yoldur ve özel usule tabidir.
2. Alacaklı bankaysa, bankaya da bir şey olmaz. Banka vermiş olduğu borç karşılığı ipotek almıştır. İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapar; alacağını, ipoteği paraya çevirerek alır.
3. Alacaklı makine teçhizat veren bir başka işverense genellikle ona da bir şey olmaz. Vermiş olduğu mal karşılığı ya menkul rehini yapmıştır ya da finansal kiralama yoluyla mal vermiştir. Finansal kiralama konusu mallara beş yıl süreyle kimse dokunamaz.
Alacaklı işçiyse işte o zaman durum değişir.
İşçi alacakları iki gruba ayrılır. Birinci grupta, kıdem-ihbar tazminatı ile kullanılmayan yıllık izin sürelerinden oluşan “feshe bağlı işçi alacakları”vardır. Bu hakların talep edilebilmesinin ön koşulu iş sözleşmesinin sona ermiş olmasıdır.
İşverenin konkordato ilan etmesi, işyeri hakkında iflas kararı alınmış olması işçilerin iş sözleşmesinin sona erdiği anlamına gelmez. İşverenle iş ilişkisi bu durumda da devam eder. Sadece iflas halinde işvereni “iflas masası” temsil eder.
Konkordato ilan eden veya iflas eden işveren iş sözleşmesini feshetmemişse (genellikle etmez) konkordato veya iflas halinde işçiler feshe bağlı haklarını iş sözleşmeleri sona erdirilmeden talep edemezler.
Dolayısıyla işverenin iflas etmesi veya konkordato ilan etmesi işçilere kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti talepli dava açmaları veya icra takibi yapmaları için yeterli değildir.
İflas veya konkordato aşamasında gelmiş bir işverene karşı işçilerin kıdem ihbar tazminatı veya yıllık izin talep edebilmeleri için iş sözleşmesinin “haklı bir neden” olmadan işveren tarafından sona erdirilmiş olması gerekir.
Konkordato ilan eden veya iflas eden işverenin iş sözleşmesini sona erdirmediği durumlarda işçiler, “ücretleri ödenmediği için”, “SGK primleri yatırılmadığı için”, “ücretleri eksik yatırıldığı için” veya bir başka haklı nedenle iş sözleşmelerini kendileri sona erdirerek kıdem tazminatı talep edebilirler. Bu durumda feshe bağlı haklardan ihbar tazminatı isteyemezler. Kıdem tazminatı ve yıllık izinle yetinmek zorundadırlar.
İşverenin konkordato ilan etmesi, işyeri hakkında iflas kararı alınmış olması işçilerin işçi alacakları için işverene karşı icra takibi yapmalarına engel değildir. İş sözleşmesi işveren tarafından haklı bir neden olmadan veya işçi tarafından haklı nedenle sona eren işçiler, kıdem tazminatlarını, işveren feshinde ihbar tazminatlarını işverenin konkordato ilan etmiş veya işyeri hakkında iflas kararı alınmış olsa da icra takibi yoluyla talep hakkına sahiptirler.
Ne var ki iflas halinde işçilerin alacaklarına, İcra İflas Kanununun 206. maddesine göre, borçlunun iflas yoluyla satılan mallarından elde edilen gelirden, rehinli alacaklar (ipotek, irad senedi, ipotekli borç senedi, menkul rehini), iflas masasının alacakları, devlet alacakları ve özel yasalarla ayrıcalığı kabul edilmiş alacakların ödenmesinden sonra sıra gelecektir. Konkordato ilanında ise işçi alacaklarının yarısı aynı sıra izlendikten sonra ödenecek kalan yarısı konkordato süresinin sonuna kadar faiz işlemeden bekleyecek, konkordato başarılı olmaz ise iflas aşamasına geçilecektir.
Rehinli ve imtiyazlı alacaklardan sonra ödenecek işçi alacakları, iflasın açılmasından bir yıl önce doğmuş olan ve iflas nedeniyle iş sözleşmeleri sona erdirilmişse bu nedenle doğan kıdem ve ihbar tazminatlarından ibarettir. İşçi alacağı iflasın açılmasından bir yıldan fazla bir süre önce doğmuşsa bu alacaklar birinci sırada yer almayacaktır.
Sözün özü, iflas eden,konkordato ilan eden bir işverenden işçinin alacağını alabilmesi bu sistem içerisinde neredeyse olanaksızdır. İşçi alacakları, yasayla rehinli alacakların önüne konulmadan, borçlunun mal varlığını hangi hukuki işlemle devrederse devretsin işçi alacakları devir eden malla birlikte yeni malike karşı da ileri sürülebilir bir alacak statüsüne kavuşturulmadan, işçilerin var olan ya da var olduğu kabul edilmeyen her kriz döneminde alacaklarını alamamaları kaçınılmazdır.
Ne yazık ki işçi, krizde hem işinden hem de çalışırken hak ettiği ve alamadığı alacaklarından yoksun kalmaya mahkum edilmiş durumdadır.
*Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi, Aylık Bülten, Temmuz 2018
Kaynak: Evrensel