İşçi temsilcileri, emekten yana kesimleri birlikte hareket etmeye çağırdı. Belediye İş, Tek Gıda İş, Kristal İş, Tümtis başkanları, emekten yana olan, cumhuriyetten yana olan güçlerin bir arada olması gerektiğini vurguladı. İşçi temsilcilerine göre karanlığa karşı direnmeli, çocuklarımıza yaşanabilir bir ülke bırakmak için dayanışma içinde olmalıyız.
Emeğin gündeminde can yakıcı sorunlar olduğunu dile getiren Tek Gıda İş Başkanı Mustafa Türkel ile Tümtis Başkanı Kenan Öztürk, başta kıdem tazminatı olmak üzere sendikal örgütlenme önündeki engellerin kaldırılması, grev hakkı başta olmak üzere demokratik hakların kullanılmasını sağlamak üzere ortak hareket edilmesi gerektiğine dikkat çektiler.
Yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında her geçen gün biraz daha ezilen çalışan kesim temsilcileri ülkedeki demokratik güçleri birlikte hareket etmeye çağır. Kendisi de anti demokratik uygulamalardan nasibini almış bir gazete olarak Cumhuriyet’i ziyaret eden işçi temsilcileri, ülkenin karanlığa gitmemesi için, çocuklarımıza aydınlık bir ülke bırakmak için dayanışma içinde olunması gerektiğinin altını çizdiler.
‘Cumhuriyet yanımızda’
Türkiye Gıda ve Yardımcı İşçiler Sendikası (Tek Gıda İş) Başkanı Mustafa Türkel, Türkiye Belediyeler ve Genel Hizmetler Sendikası (Belediye İş) Başkanı Nihat Yurdakul, İstanbul Şube Başkanı Sezai Akyürek, Cam, Çimento, Seramik ve Toprak Sanayi İşçileri sendikası (Kristal İş) Başkanı Bilal Çetintaş ve Tüm Taşıma İşçileri Sendikası (Tümtis) Başkanı Kenan Öztürk, gazetemiz yayın yönetimine Aykut Küçükkaya’yı ziyaret etti.
Emeğin gündeminde yer alan konu ve sorunları dile getiren işçi temsilcileri, Cumhuriyet gazetesini her koşulda yanlarında gördüklerini belirterek emek ve demokrasi konusunda dayanışma içinde olunması gerektiğini ifade ettiler.
16 yıldır kriz var
Cumhuriyet gazetesinin kendileri için önemli olduğunu dile getiren Mustafa Türkel, ‘nasıl bir dayanışma içinde oluruz’ diye düşünerek geldik dedi. Ülkenin ekonomik olarak bir yangın yeri gibi olduğunu belirten Türkel, şu noktalara dikkat çekti:
16 yıllık bir kriz var. Çalışma hayatı olumsuz sinyaller alıyor. İşsizlik arttı. Yoksulluk arttı. Olumsuz ekonomik koşullar, herkesin işini tehdit ediyor. Yargıda işçiler hep kaybediyor. Emekçi işten atıldığında yargı çok zaman kaybediyor. İş yerlerinde yetki tespiti konusunda çok zaman kaybettiriliyor. Asgari ücret tartışmaları artık tam bir orta oyunu gibi. Rakamlar üzerinde spekülasyon yapılıyor.
Hükümetin, bu yerel seçimler öncesi atacağı adımlar önemli. bir yandan elini güçlendirmek istiyor ama bir yandan da ekonominin geldiği nokta belli. Ekmek fabrikalarına talimat geliyor: Trakyabirliği de 1 kuruş zam yapmayın deniyor. Tabi bunlar yalnız 1 Nisan’a kadar…
‘Taşıyıcı kolonlar Atatürk ilkeleridir’
Emekçi güçlerin sağcı-solcu, Türk-Kürt, alevi-sunni olarak bölmenin iktidarın işine geleceğini vurgulayan Yurdakul, emekçiyi birleşleştirecek gücün ve taşıyıcı kolonların Atatürk ilkeleri olduğunun altını çizdi.
Bir tusunanimi içinde olduğumuzu söyleyen Belediye İş Başkanı Nihat Yurdakul, bu tsunamiden bir an önce kurtulmamız gerektiğini vurguladı. “Bizler laik cumhuriyet çağdaş demokrasi için elimizden gelen her şeyi yaptık. Bizim gibi insanlar birbirimizi görmezden gelmemeli. Bugün burada olmaktan da gurur duyuyorum. Bu gazete bizim. Çalışanlar gelip geçici. Ufak bir trafik kazası geçirdi. Çabuk toparlandı. Umarım böyle bir kazalar bir daha olmaz” diyen Yurdakul, emekten yana olan, Cumhuriyetten yana olan güçlerin bir arada olmasına ihtiyaç duyulduğunu ifade etti.
“Çocuklarımıza yaşanabilir bir ülke bırakacaksam dayanışma içinde olmalıyız” diyen Yurdakul, üniversitelerin bile susturulduğu bir ortamda daha sıkı bir dayanışma içinde olunması gerektiğini söyledi.
Çalışanları sağcı solcu diye kürt türk diye bölmenin bir anlamı olmadığını, insanların çeşit çeşit olduğunu anlatan Yurdakul, “Ama biz emekçiler olarak ilkeli olarak davranmalıyız. Bu ilkenin taşıyıcı kolonları Atatürk ilkeleridir. Bunun etrafında kenetlenebilirsek çocuklarımıza iyi bir ülke bırakmış oluruz, yoksa gidilen yol yol değil. Bizim kadınlarımız İrandaki kadınlar gibi olamaz” diye konuştu.
40 bin üye yetkisiz
Emekçilerin, üniversitelerin olmadığı bir yerde demokrasinin olmayacağını dile getiren Yurdakul, görüşlerini şöyle özetledi:
Bu ülke karanlık çağa doğru gidiyor. Bunu durdurmak imkânı var mı, evet var. Bunu yapabiliriz. Bu birlikten ve örgütlü olmaktan geçer. Onlar daha örgütlü… Eğitimsiz ve örgütsüz bir toplama yaratmaya çalışıyorlar. Bu düşünce yapısından çıksa çıksa İran çıkar. Eğitimli ve örgütlü toplumlarda güçlü sendikalar olur. Bunun etrafında birleşmeliyiz. Bunun adı da laik cumhuriyet. O olmadan hiçbir şey olmaz. Laik Cumhuriyet olmadan kimse demokrasinin d’esini getiremez. Bütün demokratik güçler, çağdaş hukuktan yana olanlar, ufak tefek defoları bir yana bırakarak bir araya gelmeliyiz. Kimin elinde ne varsa onunla katkı sunmalı.
80’de örgütlü işçi sayısı 2 milyonu. Şimdi çok daha düşük. 40 bin üyeye yetki alamıyorum. Sendikalar güçsüzleştiriliyor.
Tüm toplum, tarikat ve cemaatlara kaydırılıyor. Bunların hepsi bilinçli. Gitmek istedikleri yer karanlık çağı. Avrupa buradan 800 yılda çıktı, biz gidersek en iyimser tahminle 1600 yılda çıkarız. Önemli olan oraya girmemek.
Herkes kendini kurtarmaya bakıyor. Aslolan ülkeyi kurtarmak.
Fedakârlık hep emekçiden isteniyor
Emek hareketinin büyük baskılar altında olduğunu anlatan Tümtis Başkanı Kenan Öztürk de, çalışanların büyük sorunlarla uğraştığını dile getirdi. Ülkenin iş cinayetlerinde Avrupa birincisi, dünya üçüncüsü olduğunu hatırlatan Öztürk, sendikalaşma hakkının neredeyse olanaksız hale geldiğini anlattı. Binlerce işçinin sendikaya üye olduğunu için işini kaybettiğini ifade eden Öztürk, her zor dönemde “ülke zor bir süreçten geçiyor diye emekçiden fedakârlık isteniyor” dedi.
Öztürk’e göre, Türkiye’de gerçek anlamda emek mücadelesi veren sendikalar sansür ve baskı ile karşı karşıya…Ve yine bu sendikalar üzerinde yoğun bir anti demokratik baskı devam ediyor.
Sendikasının Ankara şube başkanının iki yılı aşkın bir süredir hapiste olduğunu dile getiren Kenan Öztürk, sendikanın üye sayısının artırılmak istenmesinin suç sayıldığını belirtti. Cezayı veren heyetteki 11 üyenin tüm görevlerinden alındığını, yargılamanın yeniden yapılması istemenin de yanıtsız kaldığını dile getiren Öztürk, Gaziantep’te sendikaya üye olan işçilerin işveren tarafından darp edildiğini buna ilişkin açıklama yaptığı için de kendisinin yargılandığını hatırlattı. Öztürk, emekçilerin önünde kıdem tazminatı başta olmak üzere ciddi konular olduğunu belirterek, daha fazla hak kaybına izin verilmemesi gerektiğinin altını çizdi.
Sendikaların kayıpları çok büyük
Bugün gazeteyi ziyaret etmiş olmaktan mutluluk duyduğunu söyleyen Kristal İş Başkanı Bilal Çetintaş, ülkede önce sistemin değiştiğini, başkanlık sistemine geçildiğini ama kimsenin buna sesini çıkarmadığını belirterek “Önce anlaştı, orduyu tasfiye etti, sonra üniversiteleri tasfiye etti.
Cumhuriyet hem gerçekleri dile getirdiği için hem de emekçinin yanında olduğu için onu susturmak istedi. Önce İlhan Selçuk’u sonra da operasyon” diye konuştu.
Sendikaların 2011’de iyi bir çıkış yaptığını ancak sendikalar üzerinde yoğun baskı sonucu iki sendikada yönetimin değiştiğini özetleyen Çetintaş, emek güçlerini kurtaracak tek şeyin dayanışma olduğunu söyledi.
Taşeronu daha önce kimsenin bilmediğini ama bu yönetimle birlikte 4a,4b, 4c’yi herkesin çok iyi öğrendiğini dile getiren Çetintaş, örgütlenmede ciddi sorunlar yaşandığını, işverenin sendika girmesin diye yüksek zamlara razı olduğunu ama sendika çoğunluk kazanınca, sözleşmede zam vermeye yanaşmadığını, yetki süreçlerinin çok uzun süreler içinde sonuçlandığını aktardı. Medyanın tamamen kontrol altında alındığını da belirten Çetintaş, belli yayınların ancak emekçi haberlerine yer verdiğini sözlerine ekledi.
Kaynak: Cumhuriyet