Dünyayı etkisi alan salgının ülkede de görülmesiyle işlerin durdurulması önlemi bir başka yakıcı kaygıyı gündeme getirdi: İşini kaybetme…
Oysa işini geçici süre kaybedenler için kurulan ve hatırı sayılır bir miktar toplanan İşsizlik Fonu, tam da bugünler için. Salgınla mücadele kapsamında artması muhtemel sağlık önlemleri çerçevesinde daha çok işin durması ve mal-hizmet üretimine ara verilmesi söz konusu olabilecek. Ekonomik durgunluğun artacağı, talebin düşeceği, on binlerce işletmenin kapanacağı öngörülüyor.
KAPANAN İŞLETMELER YÜZ BİNLERİ BULABİLİR
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün dünya çapında 25 milyon kişi olarak tahmin ettiği bu rakamın Türkiye’de de yüz binleri bulması muhtemel. Bilançoları daha iyi, finansal yapıları birkaç aylık talep düşüklüğünü karşılayacak kurumlar tek tek de olsa işçi çıkarmadan birkaç haftalık iş durdurmaya gideceklerini açıkladı. Ancak tüm işçiler ne yazık ki bu kadar şanslı değil. Zaten işçinin, işverenin insafına bırakılması da hem vicdana hem de sosyal devlet anlayışına sığmaz. İşte tam da bu ortamda salgının yaratacağı büyük toplumsal tahribata karşı diğer kamusal önlemlerle birlikte İşsizlik Sigortası Fonu önemli bir işlev görebilir.
KENDİ PARASINI KULLANSIN
İşçinin kendi fonundaki paradan; asgari ücret düzeyinde 1 milyon işçiye 3 ay süreyle ödeme için 7 milyar, 5 milyon işçiye 34.9 milyar, 10 milyon işçiye 69.8 milyar ve 15 milyon işçiye 3 ay süreyle sağlanacak asgari ücret düzeyinde ödenek için 104.7 milyar lira yeterli olacak. Bu kaynak İşsizlik Sigortası Fonu’nda var. Hatta, işverenin 2018 ve 2019 yıllarında teşvik ve destek olarak aldıkları toplam 27 milyar lira fonda kalmış olsaydı bu kaynak binlerce işçiye daha derman olacaktı. İşsizlik Sigortası Fonu’nun 131.5 milyar TL kaynağı bulunmasına karşın fon kaynaklarının 122 milyar TL’si akışkan (likit) değil, istenildiğinde kullanılabilir değil. Çünkü bu miktar devlet tahvillerine yatırılmış ve İşsizlik Sigortası Fonu kaynakları AKP hükümetleri tarafından ucuz iç borçlanma kaynağı olarak kullanılıyor. Fon kaynakları uzun vadeli devlet tahvillerine yatırılmış durumda. Ancak bugün hükümetin vakit kaybetmeden yapması gereken şey, borçlanma maliyetine bakmaksızın, işçinin olanı işçiye vermesi ve bu kaynağı acilen nakte çevirmesi…
Kaynak: Olcay Büyüktaş