Merkez Yönetim Kurulumuzun 2020 yılı 1 Mayısı’na ilişkin yayımladığı bildiri;
İNSAN ONURUNA YARAŞIR İŞ, ADİL BİR ÜCRET VE YAŞANABİLİR BİR DÜNYA İÇİN YAŞASIN 1 MAYIS!
İşçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs’ı, 130 yıldır dünyanın farklı ülkelerindeki sınıf kardeşlerimizle, tek bir anadan doğmuş gibi ırk, renk, dil, din farkı gözetmeden kutlamaktayız.
Ne yazık ki Covid-19 salgını sebebiyle 2020 yılı 1 Mayıs’ında meydanlara, alanlara çıkıp taleplerimizi haykıramıyoruz. Dünya çapında salgına neden olan Covid-19 virüsü başta işçi ve emekçiler olmak üzere yüzbinlerce can almaya devam etmektedir.
Salgının önüne geçmek amacıyla başlatılan EVDEKAL kampanyası ve sokağa çıkma yasaklarına rağmen başta sağlık emekçileri, kargo ve taşımacılık işçileri olmak üzere milyonlarca emekçi sağlık ve güvenlik önlemleri alınmadan bulaşma riski altında canları pahasına ölümle burun buruna çalıştırılmaktadır.
Covid-19 salgını, dünyanın ne kadar adaletsiz bir şekilde yönetildiği, işçi hak ve özgürlüklerinin ne kadar yetersiz olduğu, işçilerin, yoksulların, sağlıklı beslenme ve barınma koşullarına sahip olmayanların karşı karşıya kaldıkları sefaletin ne kadar vahim düzeyde olduğunu gözler önüne sermektedir.
Covid-19 salgını, başta sağlık hizmetleri olmak üzere toplumun temel ihtiyaçlarının sağlandığı sektörlerde yapılan özelleştirmelerin ne kadar hatalı olduğunu, uygulanan yeni liberal politikaların bir avuç zengin dışında milyonlarca insanı yoksullaştırdığını, milyarlarca işçi ve emekçinin bir anda işsizlik ve yoksulluğa mahkum edildiklerini, sermayenin acımasız vahşi yüzünü bir kez daha göstermiştir.
Böylesine büyük bir sağlık krizini bile fırsata çevirmek isteyen sermaye sınıfı ve onun iktidardaki temsilcileri, çıkardıkları yeni yasalar ile işçilerin ve emekçilerin kazanılmış haklarını gasp etti.
Bu süreçte milyonlarca işçi ücretsiz izne çıkarıldı ve işten atıldı.
Rızası dışında ücretsiz izne çıkarılan işçinin haklı nedenle sözleşmesini feshetme, kıdem tazminatını alarak işten ayrılma hakkı elinden alındı.
Grev, toplu sözleşme süreçleri durdurularak sendikal haklar askıya alındı.
İşsizler ordusuna 5 milyon kişi daha eklendi, esnek çalışma modellerini yaygınlaştıran, kalıcı hale getiren düzenlemeler devreye sokuldu.
İşsizlik sigortasında birikmiş 131 milyar ile 3 ay boyunca 14,5 milyon kişiye aylık 3 bin lira verilebilecekken, hükümet tarafından işsizlik fonunda biriken işçinin parası bir kez daha patronlara peşkeş çekildi.
Covid-19 salgını ile mücadele kapsamında hükümet tarafından ‘Ekonomik İstikrar Kalkanı’ adı altında 100 milyarlık bir paket açıklandı. Bu pakette aslan payı başta müteahhitler olmak üzere patronlara ayrılırken çalışanların payına “ücretsiz izin” dayatması ile günlük 39 TL düştü.
Vergi gelirlerinin büyük çoğunluğu çalışanların maaşlarından alınmasına rağmen salgın koşullarında bütçeden çalışanlara yeterli ödenek ayrılmamıştır. İşçilerin kredi borçları, elektrik, doğalgaz, su telefon vb. faturaları devlet tarafından ödenmesi bir tarafa ertelenmesi dahi söz konusu olmamıştır.
Temel tüketim maddeleri başta olmak üzere yapılan zamlar nedeniyle alım gücü düştü, yoksulluk arttı. Temel gıda maddeleri bile emekçiler için lüks haline geldi. İşçilere günlük 39 TL reva görülürken geçmediğimiz köprüler ve yollardan dolayı müteahhitlere milyarlar aktarılması için yeni vergiler konulmasından ve oranlarının arttırılmasından geri durulmadı.
Basına yönelik sansür ve ağır baskılar sürmektedir. Cezaevlerindeki gazeteci sayısı her geçen gün artmakta, düşüncelerini açıklayanlar, hak savunucuları ve başta sendikacılar olmak üzere muhalif kesimlerin sesleri boğulmaktadır.
Aile içi şiddet, kadın cinayetleri artarak devam etmektedir.
Bu dönemde Covid-19’dan ölümler dahil olmak üzere yüzlerce işçi iş cinayetlerinde yitirilmektedir.
Yoksulluğun giderek arttığı ve açlık tehlikesinin kapıya dayandığı salgın koşullarında taleplerimiz için mücadele, her zamankinden daha acil ve yakıcı hale gelmiştir.
- Sağlık ve eğitim hizmetleri kâr amacı ile faaliyet yürütülen alanlar arasından çıkarılarak kamu eliyle yürütülmelidir.
- Demokrasinin yapı taşı olan sendikal örgütlenmenin önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır.
- Gelir dağılımındaki adaletsizlik ortadan kaldırılmalı, vergide adalet sağlanması için az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmalı, asgari ücretten vergi alınmasına son verilmelidir.
- İşsizlik ve kayıt dışı istihdam ortadan kaldırılmalıdır.
- İşsizlik sigortası fonundan işverenlerin desteklenmesi gibi amacı dışında kullanılmasına son verilmeli ve işsiz kalan işçiler hiçbir koşul ileri sürülmeden fondan yararlandırılmalıdır.
- Kısa çalışma ödeneği ve ücret nakit desteği ödemesi asgari ücretten az olmamalıdır.
- Salgın koşullarında çalışmanın zorunlu olduğu hallerde haftalık çalışma süreleri en fazla 30 saatle sınırlandırılmalı, hafta tatili 2 gün olarak düzenlenmeli ve ücretlerden kesinti yapılmamalıdır.
- Kıdem tazminatı gibi işçilerin en önemli kazanımları korunmalı ve esnek çalışma uygulamalarına son verilmelidir.
- Bakanlık tarafından tüm işyerleri salgın hastalık açısından bir an önce denetlenmeli, işçi sağlığı ve güvenliği tedbirleri açısından gerekli tedbirleri almayan işverenlere ağır yaptırımlar uygulanmalıdır
- İşyerlerinde koruyucu önlemler arttırılmalı, standartlara uygun maske, eldiven ve dezenfektan malzemeleri tamamlanmalı, tedarikinde zorluk olur ise devlet bu işyerlerine öncelik tanımalıdır.
- Denetimlere rağmen uygun sağlıklı çalışma koşullarının oluşturulmadığı işyerlerinde işten çıkmak isteyen işçiye kıdem tazminatları herhangi bir koşula bağlı olmaksızın derhal ödenmelidir.
Güzel ve güneşli günlerin görülmesi, salgının üstesinden gelinmesi umuduyla işçi sınıfının örgütlü gücü olarak taleplerimiz için mücadele etmeye, 1 Mayıs’ın açtığı yolda birliğimizi, dayanışmamızı korumaya ve güçlendirmeye devam edeceğiz.
Yaşasın işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü!
Yaşasın 1 Mayıs!
TÜMTİS MERKEZ YÖNETİM KURULU