“Sosyal politika”, yeni doğan bebek ölüm oranının yüksekliğini, yetersiz beslenme nedeniyle gelişemeyen çocuğu, okulsuzluk yüzünden geleceği yok edilen genç kızı, çocuk gelinleri, “Yukarıda açlık aşağıda ölüm var” diyen madencinin çaresizliğini, pandemi koşullarında “işim mi sağlığım mı” ikileminde kalan işçiyi-çalışanı, işi olmadığı için kendisi anne, baba, eş, arkadaş olamayan işsizin yalnızlığını dert edinerek ilk adımı atar.
Sosyal politika ikinci adımında dertlenmenin ötesine geçer. “Sosyal politika”, merkezine insanı alarak tüm adaletsizlikleri bireyin kişisel yetersizliğiyle açıklayan anlayışa, yoksunluğu vicdan sorununa indirgeyip sadakalarla, yardımlarla yoksulluğun katlanılır kılınmasına baş kaldırır. Sosyal politika, “hak” der. İnsanların insan olmaktan doğan hakları vardır der. Yeteneksiz birey yoktur; hakları kısıtlanmış, haklara ulaşmasının önüne bariyerler örüldüğü için engellenmiş birey vardır der.
Sosyal politikanın öznesi herkestir. Herkesin hakkı vardır. Herkes haklardan yararlanarak geleceğini belirlemelidir. “Sosyal politika”, “yardım” yerine “hak” verilmesini ister. Özgürlüğün, eşitliğin kağıt üzerinde kalmaması için kendisinde hukuken talep erki gören, haklarla donatılmış bireyin var edilmesini savunur. Devleti sosyal devlet olarak görür, bireyi sosyal haklarla donatarak sosyal adaleti gerçekleştirmeyi savunur. Sosyal devletin görevi, hak sahibi vatandaşlarının gelişiminin önündeki ekonomik, sosyal, kültürel engelleri ortadan kaldırmaktır. Sosyal devletin vatandaşı, özgürlüklerini kullanıp örgütlenerek ortak çıkarlarını koruyabilecektir.
Türkiye’de sosyal politikanın öncü hocası olan Prof. Dr. Cahit Talas “Sendika Hürriyeti” başlıklı kitabının ön sözüne “Hürriyetler bölünmüyor” diye başlar.
1957 yılında yayımlanan bu kitabından, 63 yıl öncesinden, özgürlüklerle siyasal sistem bağlantısını kurarak “Hürriyet için çalışmaların bütün tarihi, yarım kalmış ve tamamlanmamış haklarla demokrasinin temel prensiplerinin ve müesseselerinin yerleşemediğini ve kurulamadığını bize göstermektedir. Demokrasi bir bakımdan müesseseler rejimidir” der.
Bugün varlıkları hissedilmeyen sendikaların demokrasi için yaşamsal önemde olduğuna dikkat çeker. Hocaya göre:
“Bu rejim içinde hür ve serbest seçimler, anayasalarla teminat altına alınmış fert ve amme hakları, mahkemelerin bağımsızlığı, basın hürriyeti, üniversite mutlakiyeti gibi sendika hak ve hürriyetinin de hususî bir yeri vardır. Hürriyetler bölünemediği için bu haklardan, teminatlar ve müesseselerden bir kısmının tam olması, bir kısmının yarım kalması mümkün olmamakta, bir tarafta görülen daralma, kifayetsizlik, tahammülsüzlük ve tahditler derhal sirayet ederek mesele bir bütün olarak ortaya çıkmaktadır. Başka bir ifade ile kısıtlı hak ve hürriyetlere, kifayetli olmıyan müesseselere dayanmak isteyen bir sistem zamanla demokrasi prensiplerinden uzaklaşabilmektedir. Bu bakımdan bir memleket içinde sendikalara tanınan hürriyet o memleketin siyasî rejimine sıkı bir şekilde bağlı kalmaktadır…”
Gerçek demokrasi için sendika hakkının zorunlu olduğunu haykırır hoca yarım yüzyıl öncesinden… Sendika hakkı bireysel sendika özgürlüğü olmadan var olamaz der.
“…Umumî manâsiyle, bir mesleğe mensup her ferdin bir sendikaya üye olma hakkı, sendika hürriyetinin temel prensiplerinden biridir. Bu temel prensip mevcut olmaksızın sendika olmaz ve bu sahada kabul edilecek tahditler sendika hürriyetini o nisbette tahdit etmiş olur…”
Her hak gibi sendika hakkının da güvenceye gereksinimi vardır. Sendika hakkının güvencesi yoksa, kullanılabilir değilse, var olup olmamasının bir önemi yoktur hocaya göre.
“…Şüphesiz bir sendikaya üye olma hürriyetinin tanınmış olması kâfi değildir. Bu hürriyetin hakikî ve pratik bir manâ ifade edebilmesi için himaye edilmesi, başka bir deyimle bu hürriyeti istimâl ederek bir sendikaya üye olanların herhangi bir farklı muameleye maruz kalmamalarını sağlamak gerekmektedir. Filhakika bu hürriyet bazan işverenler, bazan da bizzat işçiler tarafından tahdit edilmek istenmiştir…”
Cahit Talas, devlet güdümünde sendikacılığı mahkum eden hocadır. Sendikanın sendika olması için devletten bağımsız olması gerektiğinin altını çizer. Hocaya göre sendikaların devletten bağımsız olması bireysel sendika özgürlüğünden önceliklidir.
“…Sendika hürriyetinin diğer bir veçhesi ve şüphesiz ferdî veçhesinden mühimmi devlet karşısında sendikaların bağımsızlığıdır. Bu bağımsızlık hususiyle sendikaların kuruluş, faaliyet, idare, kontrol, üst birlikler kurmak, milletlerarası teşekküllere katılmak gibi hususlar dolayısiyle bahis mevzuu olur…”
Evet, Türkiye’de sosyal politika disiplininin kurulmasında öncülük yapan hocalarımızdan Prof. Dr. Cahit Talas’ın “Sendika Hürriyeti” başlıklı kitabını yayımlanmasının üzerinden 63 yıl geçmiş. 2020 Türkiye’sinde halen hocanın tanımladığı sendika özgürlüğü aşamasına da haklar ve özgürlükler üzerinden tanımlanan demokrasi aşamasına da gelememişiz.
1960-1961 yılları arasında Çalışma Bakanlığı, iki dönem Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanlığı yapmış olan Prof. Dr. Cahit Talas Hoca’yı 2006 yılında kaybettik. Öğrencilerinden Prof. Dr. Ahmet Makal’ın öncülüğünde Cahit Talas Hoca’nın öğrencisi diğer hocalarımız 2012 yılından itibaren hocanın anısını yaşatmak, genç sosyal politikacıları teşvik etmek için “Prof. Dr. Cahit Talas Sosyal Politika Ödülü” tesis ettiler. Genç sosyal politikacılar alana ilişkin yazdıkları doktora ve yüksek lisans tezlerini göndererek başvurabiliyorlar.
Bu yıl dokuzuncusu yapılacak olan “Prof. Dr. Cahit Talas Sosyal Politika Ödülü” 2017 yılından itibaren Mülkiyeliler Birliği çatısı altında düzenlenmektedir. 2020 yılı için pandemi koşulları da dikkate alınarak başvuru süresi 30 Eylül 2020 tarihi olarak belirlenmiş.
“Prof. Dr. Cahit Talas Sosyal Politika Ödülü” kapsamında bugüne kadar değerlendirilen doktora ve yüksek lisans tezlerinden yaklaşık 10 tanesi kitap olarak basılmış, sosyal politika alanına kalıcı katkılar sağlanmıştır.
2012 yılından bugüne kadar her yıl aksatmadan “Prof. Dr. Cahit Talas Sosyal Politika Ödülü” organizasyonunu gerçekleştiren Prof. Dr. Ahmet Makal Hoca’mın şahsında emeği geçen tüm hocalarıma teşekkür ediyorum. Sosyal politika alanındaki doktora ya da yüksek lisans tezleriyle ödüle başvuracak tüm adaylara içtenlikle başarılar diliyorum.
Ödülle ilgili bir yazı kaleme aldığımı bilmeden, kitaplığından, Prof. Dr. Cahit Talas’ın 1957 basımlı “Sendika Hürriyeti” başlıklı kitabını bana göndererek bu değerli alıntıları yapmama vesile olan dostum Av. Hacer Tuna Eşitgen’e de burada teşekkür ederim.
Kaynak: Murat Özveri/Evrensel