Yeni OVP’ye Özalsız bir Özal, IMF’siz bir IMF programı da demek mümkün. Yeni OVP, ücretleri baskılamayı amaçlıyor. Bunu yaparken de Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) önerisini bire bir esas alıyor.
2021-2023 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program (OVP) 29 Eylül 2020’de Resmî Gazete’de yayımlandı. OVP, 2018 krizinin ardından başlayan bir uygulamayla medyatik ve iddialı bir adla Yeni Ekonomi Programı (YEP) olarak kamuoyuna sunuluyor. Yasal dayanağı olmayan bu isim değişikliğinin bir halkla ilişkiler (PR) çalışması olduğu anlaşılıyor.
OVP mühim! Çünkü bütçe hazırlama süreci OVP ile başlıyor. OVP makro politikaları, ilkeleri, hedefleri ve gösterge niteliğindeki temel ekonomik büyüklükleri kapsıyor. OVP üç yıllık makro ekonomik hedefleri ortaya koyuyor. Öte yandan OVP ekonominin geneli olduğu kadar çalışma yaşamı ve istihdam açısından da önem taşıyor. O yüzden dolar kuruna bakmasak da OVP’ye bakmakta yarar var!
OVP, “Yeni dengelenme, yeni normal, yeni ekonomi” alt başlığını taşıyor; ancak bunun bir söylemden ibaret olduğu anlaşılıyor. Program özellikle çalışma hayatı ve istihdam konusunda eski hedeflere yer vermeye devam ediyor. Bu haliyle OVP, daha önceki plan ve programlarda yer alan ve çalışanlar açısından hak kayıplarına yol açacak hedefleri tekrar ediyor. Program Özal’dan beri duymaya alışık olduğumuz ve işveren örgütleri tarafından ısrarla savunulan çalışma yaşamının esnekleştirilmesi hedefini koruyor. Eski tas eski hamam! Yeni OVP’ye Özalsız bir Özal, IMF’siz bir IMF programı da demek mümkün.
IMF’SİZ IMF PROGRAMI
Yeni OVP, ücretleri baskılamayı amaçlıyor. Bunu yaparken de Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) önerisini bire bir esas alıyor. IMF heyetinin Eylül 2019’da Türkiye temasları sonucu hazırladığı 23 Eylül 2019 tarihli değerlendirmede ücretlerle ilgili ne deniyor, bakalım:
♦ Ücret artışlarında geriye dönük enflasyon uygulanmasından vazgeçilsin (paragraf 12).
♦ Kamunun yönlendirdiği ücretlerde geriye dönük enflasyona göre artıştan vazgeçilerek, asgari ücret hedeflenen enflasyon ile paralel hale getirilerek işgücü piyasası esnekliği artırılabilir (paragraf 18).
Şimdi de OVP’ye veya YEP’e bakalım. OVP ne diyor:
♦ Kamunun yönlendirdiği bazı fiyat ve ücretlerde geçmiş̧ enflasyon yerine YEP enflasyon hedeflerine göre ayarlamalar yapılacak, böylece enflasyonda atalet etkisi sınırlandırılacaktır.
♦ IMF ve YEP, ücret artışları ile ilgili neredeyse aynı şeyi söylüyor. Bu IMF’siz IMF programı değilse nedir?
HEDEF ENFLASYON ALDATMACASI
Şimdi de yeni OVP’nin 2021 ve 2022 enflasyon hedefine bakalım. Enflasyonun 2021’de yüzde 8, 2022’de ise yüzde 6 olması hedeflenmiş. Diğer bir ifadeyle hükümet yaşanan enflasyona göre değil, kendi ilan ettiği enflasyona göre ücret artışlarını gündeme getirecek. Bunun anlamı şu: Asgari ücret başta olmak üzere kamu toplu iş sözleşmeleri ve emekli aylıklarında hedef enflasyona göre hareket etmeye çalışacak. Kamu ücret düzeyinde belirleyici olduğu için bu eğilim özel sektöre de yansıyacak.
Hedef enflasyona göre ücret zammı çifte yoksullaşma getirir. Yaşanan enflasyonun ücretlere yansıması engellenir. Öte yandan hedefler tutmadığı için ücretliler bir kez daha ezilmiş olur. Dahası hedef enflasyona göre ücret zammı ekonomik büyümeden pay içermez. Oysa OVP 2021’de 5,8 büyüme öngörüyor. OVP hedef enflasyona göre ücret artışı derken, hedef büyümesi ücretlere eklemiyor. Ne ala! Benim tespit ettiğim enflasyona göre zam; ama benim belirlediğim büyüme hedefi hariç!
Oysa ücretlerdeki artış en az yaşanan enflasyon ve büyüme hedefi toplamı kadar olmalıdır. Aksi halde bunun açık adı yoksullaşmadır. OVP, büyümeden işçiye pay öngörmezken çalışanı enflasyona karşı bile korumuyor. Ücretlerde IMF politikaları asgari ücret ve yeni toplu iş sözleşmelerinde gündeme gelecek.
ÇALIŞMA YAŞAMINDA AYRIMCILIK VE KURALSIZLIK ARTAR
OVP’nin “İstihdam ile İlgili Politika ve Tedbirler” başlığı işçiler için ve özellikle genç ve 50 yaş üstü işçiler için ciddi tehlikeler arz ediyor. OVP’nin burada yer alan hedefleri ise gerek IMF gerekse sermaye örgütlerinin taleplerini yansıtıyor. Salgına karşı koruma ve güvence değil ama “salgından fırsat yaratmak” yaklaşımını benimseyen program, işverenler için yeni fırsatlar öngörüyor. Çalışma yaşamında ayrımcılığı ve güvencesizliği derinleştirecek bu öneriler nedir, ne anlama geliyor?
Yeni bir paket geliyor! OVP (YEP) hedeflerine göre kısmi süreli çalışmayı teşvik edici ve işgücü piyasasına ilişkin yapısal düzenlemeleri de içeren “İstihdam Kalkanı Paketi” hayata geçirilecek. “İşgücü piyasasına ilişkin yapısal düzenlemeler” örtük bir koddur. Bu kodun anlamı çalışma yaşamını daha esnek ve kuralsız hale getirmektir.
OVP, 25 yaş altı gençler ile 50 yaşın üstünde olan çalışanların istihdam edilebilirliklerini kolaylaştırmak için daha esnek çalışma koşulları yaratılmasını hedefliyor. Buradaki kod ise “istihdam edilebilirlik” şeklinde karşımıza çıkıyor. 25 yaş altı ve 50 yaş üstü çalışanlar için yaratılacak esnek koşullar ile bu çalışanların işverenlere maliyeti düşürülecek.
OVP’ye göre 50 yaş üstü tam zamanlı çalışanların kısmi zamanlı çalışmaya geçişi teşvik edilecekmiş. Ayrıntı yok; ancak sızan bilgiler bunun emeklilik, kıdem tazminatı ve iş güvencesi haklarına ciddi zarar vereceği yönünde. 50 yaş üstünün kısmi zamanlı çalıştırılması ücret ve emeklilik haklarında kayıplara yol açacak. Kısmi zamanlı değil de belirli süreli çalıştırma halinde ise kıdem, ihbar tazminatları ve iş güvencesi yok olacak.
OVP “10 günden az çalışan 25 yaş altı gençlerin daha kolay istihdam edilmesine imkân sağlayacak düzenleme ile işverenlerin gençleri tercih etmesi desteklenecek” diyor. Buradaki kodu çözelim. Basına yansıyan iddialara göre kısmi süreli çalışan gençlerin uzun vadeli sigorta primleri yatırılmayacak, sadece hastalık ve iş kazası ve meslek hastalığı primleri yatırılacak. Böylece işverenlere büyük bir destek sağlanmış olacak. Bu uygulama sonucunda gençlerin kıdem tazminatı ve emeklilik hakları büyük darbe alacak.
OVP’deki esneklik ve kuralsızlık hedefleri bununla da bitmiyor. OVP yer alan şemsiye bir hedef çok daha geniş esneklik uygulamalarına imkân veriyor: “Mevzuatta tanımlanan ancak uygulama alanı bulamayan esnek çalışma biçimlerinin uygulanabilirliğini artırmaya yönelik ikincil mevzuat çalışmaları tamamlanacaktır.” Bu ne anlama geliyor? Deniyor ki mevzuatta yer alan belirli süreli çalışma, deneme süreli çalışma, uzaktan çalışma, telafi çalışması, denkleştirme, ödünç (kiralık) işçilik gibi uygulamalarda değişiklik yapılarak çalışanların güvenceleri azaltılabilir.
KIDEM, İŞ GÜVENCESİ VE EMEKLİLİK HAKLARI TEHLİKEDE
OVP’de yer alan bu düzenlemeler çalışma yaşamında ayrımcılığı ve güvencesizliği artıracak niteliktedir. OVP’de kıdem tazminatına dönük açık bir düzenleme yer almasa da bu yanıltıcıdır. Öngörülen hedefler yoluyla kıdem ve ihbar tazimatları ile emeklilik ve iş güvencesi hakları ağır darbe alacaktır.
Bu kez sadece kıdem tazminatı değil, kıdem tazminatı ile birlikte emeklilik ve iş güvencesi hakları da tehdit altındadır.
OVP genç ve yaşlı çalışanların haklarını budamayı hedefliyor. Oysa genç ve yaşlı çalışanların özel olarak korunması, sosyal politikanın ve iş hukukunun temel ilkelerinden biridir. İşgücü piyasalarında daha fazla ayrımcılığa maruz kalma riski taşıdıkları için genç ve yaşlıların özel olarak korunmaları (pozitif ayrımcılık) öngörülmüştür. OVP ise tersine genç ve yaşlı çalışanlara dönük negatif düzenlemeler içeriyor.
Bu yaklaşım Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı olduğu kadar genç ve yaşlıların özel olarak korunmasını içeren sosyal hukuk devleti ilkesine de aykırıdır. Gençler ve yaşlılar sırf yaşları nedeniyle çalışma ilişkilerinde daha elverişsiz şekilde çalışmaya zorlanamazlar. Yasa koyucu ve idare bu yönde bir düzenleme yapamaz.
Son olarak genç ve yaşlı işçilere dönük bu tehlikeler karşısında orta yaşlı çalışanlara bir uyarı yapmakta yarar var. Bu hedefler sizin geleceğinizi de tehdit ediyor. Yarın yaşlandığınızda bu koşullarda siz çalışacaksınız, çocuklarınız bu koşullarda çalışacak. Dahası “kötü para iyi parayı kovar” kuralında olduğu gibi kötü kural iyi kuralı kovar. Yarın bu uygulamalar herkesi kapsar hale gelir. O yüzden sakın “Bunlar gençleri ve yaşlıları ilgilendiriyor, ben orta yaşlıyım, bana dokunmuyor” demeyin!
Kaynak: Aziz Çelik/Birgün