HAZİNE KAYNAKLARI HİÇ UĞRUNA MI HARCANDI?

Özel sektöre 146 milyar TL’lik istihdam teşviki desteği yapıldı. Ancak özel sektörde istihdam 1,4 milyonluk kişi geriledi. Sermayeye yapılan teşvikler istihdam artışına yol açmadığı gibi tersine istihdam düşmüş durumda.

İşsizlik Sigortası Fonu’ndan 2017’den bu yana sermayeye verilen teşvikler olmasaydı Fon’un varlığı 94 milyar değil 155 milyar TL olurdu. Destekler sermayeye aktarılmasaydı işçilere 1 buçuk kat daha fazla ödenek sağlanabilirdi.

Salgında 8,5 milyon yoksul aileye sadece sadece bin TL yardım yapıldı. Kayıtdışı çalışan işçilere hiç ödenek verilmedi. Kısa Çalışma Ödeneği kaldırılırken işverenlere sağlanan 146 milyar liralık nafile destek kamu vicdanını incitmekte.

İşsizlik Sigortası Fonu’nun varlığı Mart 2021 sonu itibariyle 94 milyar TL civarına geriledi. Fonun toplam varlığı pandemi öncesinde Mart 2020’de 132 milyar TL idi. Böylece Fon varlığında pandemi döneminde 38 milyar TL azalma oldu ve Fon varlığı 2015 seviyesine geriledi. Kuşkusuz Fon varlığının 94 milyara gerilemesinin en önemli nedeni salgın döneminde yoğun olarak yapılan kısa çalışma ve nakdi ücret destekleri.

Ancak Fon varlığındaki büyük gerilemenin tek nedeni pandemi ödenekleri değil. Son yıllarda Fon’dan işverenlere yapılan astronomik ve envaiçeşit destekler Fon varlığının ciddi biçimde erimesine yol açtı. Sermayeye verilen bol kepçe teşvik ve destekler olmasaydı bugün İşsizlik Sigortası Fonu’nda çok daha büyük kaynaklar olurdu.

Bilindiği gibi salgın döneminde sigortalı işçilere yönelik olarak iki ödenek önemli bir yer tuttu. Bunlar Kısa Çalışma Ödeneği ve kamuoyunda ücretsiz izin ödeneği olarak bilinen Nakdi Ücret Desteği idi.

Kısa çalışma ödeneği işçilere brüt ücretlerinin yüzde 6o’ı civarında bir destek sağlarken nakdi ücret desteği ise 2020’de günde 39 TL 2021’de günde 47 TL olarak ödendi. 3,7 milyon işçiye 29,8 milyar TL kısa çalışma ödeneği ve 2,5 milyon işçiye ise 9,2 milyar lira nakdi ücret desteği ödendi. İşten çıkarma yasağı nedeniyle işten çıkarmalar sınırlı olduğu için işsizlik sigortası ödeneği 5,3 milyar ile sınırlı kaldı. Sonuçta 7,2 milyon işçiye toplam 44,4 milyar TL ödeme yapılmış oldu.

Son günlerde İşsizlik Sigortası Fonu ile ilgili iki önemli gelişme yaşandı. Birincisi Nisan 2020’den bu yana uygulanan Kısa Çalışma Ödeneği sona erdi. Kısa Çalışma Ödeneğinin sona erdirilmesinin hiçbir anlamlı gerekçesi, yoktur. Fonun mevcut varlığı ile salgın döneminde kısa çalışma ödeneği devam edebilirdi. Fon’da bulunan 94 milyar TL kaynak ve Fon’un aylık düzenli gelirleri ile kısa çalışma ödeneğini sürdürmenin önünde hiçbir engel yok. Kaynak varsa sorun nedir diye sorulabilir. Bu durumda tek gerekçe Fon’dan daha az para çıkmasıdır. Çünkü Kısa Çalışma Ödeneği bitince Nakdi Ücret Desteği devreye girecek. Nakdi ücret desteği ise Kısa Çalışma Ödeneğine göre çok daha düşük bir miktar.

SERMAYEYE VE HAZİNE’YE DESTEK FONU

Fon ile ilgili ikinci gelişme ise Meclis’e iktidar partisi milletvekilleri tarafından sunulan bir kanun teklifi ile İşsizlik Sigortası Fonu’ndan işverenlere yeni teşvikler verilmesidir. Teklife göre yiyecek ve içecek hizmeti sektöründe faaliyet gösteren işyerlerinde çalışanların nisan ve mayıs aylarına ilişkin sosyal güvenlik primleri İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanacak. Böylece Fon’dan işverenlere yeni bir destek sağlanmış olacak.

İşsizlik Sigortası Fonunda sermaye kesimine istihdam teşvik ve destekleri adı altında aktarılan doğrudan destekler 2017 yılından bu yana hızla arttı. 2017- 2021 yılları arasında Fon’dan işverenlere aktarılan doğrudan destek ve teşvikler 51,3 milyar olarak gerçekleşti. Yine bir işveren desteği olan işbaşı eğitim programları için yapılan ödeme de 10 milyar TL’yi geçti. Diğer bir ifadeyle işverenlere 2017- 2021 arasında toplam 61 milyar TL’nin üzerinde çeşitli adlar altında teşvik ve destek verildi. Daha önceki yıllarda işverenlere verilen teşvikler ve hâzineye aktarılan kaynaklar bir yana 2017’den bu yana sermayeye verilen teşvikler olmasaydı Fon’un varlığı salgın ödemelerine rağmen 94 milyar değil 155 Milyar TL olurdu. Sermayeye aktarılan teşvik ve destekler ile salgın döneminde işçilere yapılan 44 milyar TL’lik ödeneğin 1.5 katının yapılması mümkündü.

İŞÇİNİN PARASIYLA HAZİNE FONLANIYOR

Öte yandan 2008 ile 2011 yılları arasında Fon’dan 10 milyar TL’nin

Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) kapsamında Hazine Müsteşarlığı hesaplarına aktarıldığının altını çizmek lazım. Dolar kurunun 2011 yılında 1,5 TL civarında olduğu düşünülecek olursa

6,6 milyar dolar civarındaki bu kaynağın bugünkü karşılığı yaklaşık 53 milyar TL’dir. Hâzineye aktarılan bu kaynak Fon’a iade edilmedi. Dolayısıyla Hâzineye aktarılan kaynaklar ile son

5 yılda işverenlere verilen teşvikler Fon’da kalsaydı fon varlığı şu anda 115 milyar lira daha fazla olurdu. Fonun toplam varlığı 210 milyar TL civarında olurdu.

Görüldüğü gibi İşsizlik Sigortası Fonu kaynaklarının önemli bir bölümü işverenlere teşvik ve Hazine’ye karşılıksız olarak aktarılmış durumda. İşsizlik Sigortası Fonu kaynaklarının amaç dışı kullanımı Fon kaynaklarını düşürüyor.

Bu da işçiye ödenecek miktarları etkiliyor. Şimdi gelelim işvereneler aktarılan kaynakların gerekçesine ve bu teşviklerin etkinliğine. Sermayeye Fon’dan aktarılan kaynakların temel gerekçesi istihdam artışıdır. Son beş yılda sayısız istihdam seferberliği ilan edildi ve işverenlere sağlanan teşviklerle istihdamın artacağı ileri sürüldü. Hatta bu çerçevede işverenlere başka destekler de sağlandı bunlardan biri de Hazine’den sağlanan 5 puanlık SGK prim desteğidir. 2008 yılından bu yana işverenlerin SGK primlerinin 5 puanı Hazine’den sağlanıyor.

Ancak aynı destek işçi için söz konusu değildir. Bu kapsamda 2008-2020 arası işverenlere Hazine’den 147 milyar TL destek verildi.

2017 sonrasında işvereneler verilen Hazine SGK pirim desteği ise 84,5 Milyar TL oldu

TEŞVİKLER FIRLADI İSTİHDAM DÜŞTÜ

Özetleyecek olursak 2017’den bu yana 61 Milyar TL’si İşsizlik Sigortası Fonu’ndan ve 84,5 Milyar TL’si ise Hâzineden olmak üzere işverenlere toplam 146 milyar TL doğrudan istihdam teşvik ve desteği sağlandı. Diğer teşvik ve vergi indirimleri bu miktarın dışındadır. Kuşkusuz bu kadar ciddi bir kaynak karşısında özel sektör istihdamında kayda değer bir artış sağlanması beklenmelidir. Şimdi de bu teşviklerin istihdamı ne kadar artırdığına bakalım. Kamu istihdamı hariç özel sektör istihdamı 2017 yılında

24,6 milyondur. 2020 yılında ise toplam özel sektör istihdamı 23,2 milyondur.

2017 yılından bu yana özel sektör istihdamı artmak bir yana 1,4 milyon kişi geriledi. Bir yandan 146 milyar TL’lik istihdam teşviki bir yandan 1,4 milyonluk kişilik gerileme. Sermayeye yapılan teşvikler istihdam artışına yol açmadığı gibi tersine istihdam düşmüş durumda. Ayrıntılar tabloda görülebilir.

AMA PANDEMİ KOŞULLARI

itirazı gelecektir. Hemen altını çizmek lazım ki salgın döneminde işten çıkarma yasağı nedeniyle sigortalı istihdamında bir azalma yaşanmadı. Özel sektör istihdamındaki azalmanın sebebi pandemi değil. Artık şu gerçeğin anlaşılması gerekir: Türkiye’de sermayeye sağlanan teşvikler istihdam artışı yaratmıyor. Teşvikler işçilerin ve halkın parasının sermayeye kaynak olarak aktarılmasından başka bir anlama gelmiyor.

Salgın döneminde 8,5 milyon yoksul aileye sadece 8,5 milyar TL (sadece 1.000 TL) yardım yapıldığı ve kayıtdışı çalışan işçilere hiç ödenek verilmediği düşünülecek olursa işçilerin paralarının sermaye bol kepçe kaynak olarak aktarılmasının sosyal devlet ilkesiyle de hakkaniyetle de bağdaşmadığı açık. Dahası Kısa Çalışma Ödeneği kaldırılırken işvereneler sağlanan 146 milyar liralık nafile destek kamu vicdanını incitmekte.

Sermayeye yönelik bol kepçe teşviklerden vazgeçilmeli salgın döneminde iş ve gelir kaybına uğrayan tüm çalışanlara insanca yaşayacak gelir destekleri sağlanmalı. Anayasanın sosyal hukuk devleti ilkesi bunu gerektirir.

Kaynak: Aziz Çelik/Birgün