AVRUPA KOMİSYONU’NUN PLATFORM ÖNERİSİ, PLATFORM EKONOMİSİNDE ÇALIŞANLAR İÇİN İLERİYE DOĞRU BİR ADIM MI?

14 Aralık’ta ITF (Uluslararası Taşımacılık İşçileri Federasyonu) tarafından düzenlenen Gig Ekonomisi Konferansı/ Gig Ekonomisini Organize Etme ve Düzenleme başlıklı buluşmada konuşan ETF (Avrupa Taşımacılık İşçileri Federasyonu) Genel Başkanı Frank Moreels, Avrupa Komisyonu’nun dijital emek platformunda çalışan işçilerin çalışma koşullarını iyileştirmeye yönelik yeni önerisi üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Avrupa Komisyonu’nun yeni yasal önerisi, ülkemizde de yaygınlaşmaya başlayan Esnaf Kurye benzeri bağımsız şahıs şirketlerine dayalı çalışma biçimlerini yasaklamayı ve platform ekonomisinde çalışan işçilerin yasal haklarının tanınmasını öngörüyor. Bu düzenleme ile AB ülkelerindeki sektör çalışanları işçi statüsü kazanmış olacaklar.

Bu yasal düzenlemenin sendikalar için önemini ve bundan sonraki adımları değerlendiren ETF Başkanı Frank Moreels’in konuşmasından öne çıkan başlıkları aşağıda paylaşıyoruz.

***

Avrupa Komisyonu’nun Platform Yasa Önerisi ileriye doğru bir adım mı? Cevap basit: Evet, ama…

Platform işçilerini korumak ve onlara haklarını tanımak gerçekten de olumlu bir adım, ancak daha gidilecek çok yol var. Ve platform şirketlerinin sömürücü iş modellerini korumak için milyonlarca avroluk lobi faaliyeti yürüteceklerini unutmamalıyız.

Bugün Avrupa’nın her yerinde aktif olan 500 platformda 28,3 milyon işçi çalışıyor. 2025 yılına kadar 43 milyon işçinin platform ekonomisinde olması bekleniyor.

İşçilerin %55’i faaliyet gösterdikleri ülkenin asgari ücreti oranında dahi maaş alamıyor. Bazıları günde 12.5 saate kadar çalışıyor. Ortalama bir platform işçisi, çoğunlukla karşılığında ücret almadığı, haftada bir 8, 9 saatini bekleyerek harcıyor.

Avrupa Komisyonu, bugün platform işgücünün beşte birinin yanlış bir şekilde serbest meslek sahibi olarak sınıflandırıldığına inanıyor.

Sendikalar harekete geçmeli!

Platform ekonomisinin sendikacılar için büyük bir zorluk çıkardığı açıktır. Milyonlarca taşımacılık işçisi bu yağmacı şirketlerin eylemlerinden etkilendiği için, sendikalar, platform sektöründe gelişmeleri çok dikkatli takip etmelidir.

Platform şirketleri, işçilere dönük yanlış bir özerklik ve özgürlük anlatısı sunuyor. Gerçek şu ki, platform tipi iş modeli, işçilerin ekonomik sömürüsüne dayanıyor ve bu işçilerin, zorlu mücadelelerle kazanılmış çalışma yasalarından yararlanmasını ve sosyal güvenlik kapsamında sayılmasını engelliyor.

Aslında platform sektörünün gerçekliği, işçilerin yoğun bir şekilde kontrol edilmesi ve onların platforma ve algoritmalara tabi kılınmasıdır.

Bu nedenle sendikalar, platform sektörü etrafındaki eylemlere büyük önem vermelidir. Bu, sendikacılığın merkezinde yer alan bir mücadeledir: Sesi olmayanların sesi olmak, herkes için insana yakışır işler adına mücadele etmek.

Yeni yönerge işçiler için ne anlama geliyor?

Avrupa Komisyonu’nun yeni önergesi, aslında liberalleşmeye ve serbest piyasaya öncelik veren bir kurumun aniden ilerici bir tutum sergilemesinin sonucu değildir: Bu yönerge sendikaların baskısı sayesinde hayat buldu.

Avrupa’daki sendikalar ve taşımacılık işçileri, platform şirketlerine karşı kazandıkları yasal zaferlerin yanı sıra grev mücadeleleriyle de, bu yönergenin hazırlanmasına öncülük ettiler. Dev platform şirketleri hukuka aykırı hareket ettikleri, sosyal damping uyguladıkları ve haksız rekabet örgütledikleri için yargı karşısına çıkarılıyor.

Hak ve yükümlülüklerin yerine getirilmesini sağlamanın en iyi yollarından biri olarak sağlam bir yasal çerçevenin çizilmesi bağlamında Avrupa Birliği Platform Çalışması Yönergesi’ni memnuniyetle karşılıyoruz. Bu yönerge tüm platform işçileri kapsamakta; hatta Amazon veya Danimarka’daki Nemlig.com gibi şirketlerdeki işçileri bile kapsamına alabilir. Bu yönerge, üzerinde çalışmak için iyi bir temel teşkil ediyor ancak daha fazlası kazanılabilir.

Bu yönergenin kapsamı belli: İşçileri korumayı amaçlıyor. Yönerge bunu üç ana kaygıyı ele alarak yapıyor: İşçi statüsünün tanınması, algoritmik yönetimde adalet, şeffaflık ve hesap verebilirlik olması ve platform işçileri için toplumsal düzenlemelerin pekiştirilmesi.

İstihdam karinesi

Yönerge, işçiler için “çürütülebilir bir istihdam karinesini” içermektedir. Bu, platform işçilerinin aksi kanıtlanana kadar bir istihdam statüsüne sahip olduğu anlamına gelir. Ayrıca, iş ilişkisinin başka bir nitelik taşıdığını ispatlamak yönündeki “ispat külfeti işverene aittir”. Bu, mevcut pratiğin karşısında olan bir maddedir.

Ancak, tüm bunlara ihtiyatla yaklaşmalıyız. Yönerge, çalışan statüsünü (işçi veya bağımsız) belirlemek için platform şirketlerinin yeni düzenlemeleri atlatmasına izin verebilecek beş kriter alanı sunuyor. Kriterlerden ikisi olumlu yanıtlanırsa, çalışan bir işçi olarak kabul edilecek:

İşçi, verdiği hizmetin fiyatını sabitleyebilir mi?

Platform şirketi hizmetin kalitesini kontrol ediyor mu?

İşçi çalışma saatlerini/tatillerini belirleyebilir mi?

Çalışanların, örneğin üniforma giymek gibi bazı “görevleri” bulunmakta mı?

Çalışan kişi, diğer platformlar için de çalışabilir mi?

Kriterler, istihdam durumunu belirlemekle değil, ispat yükü süreciyle bağlantılı olmalıdır. Aksi takdirde, sözde ‘istihdam karinesinin’ ne anlamı var!

Algoritma üzerinde şeffaflık

Yönergenin bir diğer amacı da, “algoritmik yönetimde şeffaflık, adalet ve hesap verebilirliği” teşvik etmek.

Yönerge, algoritmik yönetime dayalı bir çalışma organize eden bir modelin bir istihdam ilişkisini varsaydığını belirtiyor ki, bu büyük bir kazanımdır.

Platformlar, çalışanların izlenen hareketleri ve kullanılan ana parametreler hakkında işçilere ve işçi temsilcilerine bilgi sağlamak zorundadır. Dahası yönerge, açıklama hakkının verilmesi ve bunun erişilebilir bir şekilde sunulması gibi başlıklarda sorumlu insan yaklaşımıyla tutarlı olarak risk değerlendirmesini ve hafifletici unsurların göz önünde tutulmasını zorunlu kılıyor.

Yönergeyle beraber niteliksiz platform işçileri için sosyal mevzuat ve kurallarda yer alan çalışma koşulları ve çalışma haklarındaki asgari standartlar güvence altına alınacaktır. Bu, platformların işçi temsilcilerini algoritmik yönetim konusunda bilgilendirmesini ve bu konuda onlara danışmasını gerektirecektir.

Bu, sosyal diyaloğu teşvik etmeyi amaçlıyor ama herkes için toplu pazarlık haklarının korunmasında da yetersiz kalıyor.

Harekete geçme sırası sendikalarda!

Bu yönerge önerisi, büyük sorunları ele alıyor. Ancak yine de yalnızca üzerinde anlaşmaya varılması ve ardından AB üyesi devletler tarafından uygulanması gereken bir çerçeve ortaya koydu. Brüksel’deki müzakerelerin ardından AB ülkelerinin nihai yasayı kabul etmeleri için önlerinde iki yılları olacak. Yeni düzenlemelerin gelişi ise dört yılı bulacak.

Bu yönergeyle ilgili olarak, hiç olmamasından ise geç olması daha iyidir diyebiliriz. Bu yönerge işçilere bir miktar güç verecektir. Ulusal yetkililer, şimdiye kadar platform sektörü konusuna ağırlık vermediler. Sendikalar, ulusal hükümetlerin üzerindeki baskıyı sürdürmelidir.

Platform şirketlerinin lobisi bu yönergeye yanıt verecek

Platform şirketleri yönerge karşısında hiçbir şey yapmadan durmuyorlar. Lobi faaliyetlerini genişlettiler, yeni lobi grupları kurdular ve istihdam alanındaki yeniden sınıflandırmanın büyük iş kayıplarına yol açacağı konusunda uyarılarda bulundular.

Avrupa Komisyonu’ndaki liderler ETF ve diğer toplumsal ortaklarla bir araya gelirken, platformlar Brüksel ve ulusal başkentlerde toplantılar düzenleyerek, Komisyonun üzerinde etkide bulunmak ve yetkili kanallara erişmek için sürekli lobi yapıyor.

Toplu pazarlık talep edin!

Sendikalar, platform işçilerinin sosyal diyalog ve toplu pazarlık haklarının Avrupa hukukunda yer almasını sağlamak için mücadele etmelidir.

Bazı muğlak beyanlar içeren küresel anlaşmalar istemiyoruz. Uber, Deliveroo ve benzer firmalardan sendikaları tanımak, sosyal diyaloğu kabul etmek ve toplu pazarlığa oturmak gibi net adımlar görmek istiyoruz.

Sendikalar, bu hakların elde edilmesi için bir aile gibi tek ses halinde hareket etmelidir. Adil bir platform çalışması için mücadele, en savunmasız işçiler için insana yakışır iş için verilen mücadeledir.

Not: Konuşmanın tamamına bu linkten erişebilirsiniz; https://l24.im/pdRc7oA

Çeviri: Uluslararası İlişkiler Servisi