SENDİKAMIZIN İSTANBUL 1 NO’LU ŞUBESİNİN 5. OLAĞAN GENEL KURULU GERÇEKLEŞTİ

Sendikamızın İstanbul 1 No’lu Şubesi’nin 5. Olağan Genel Kurulu 22 Mayıs 2022 tarihinde Fatih ilçesi İBB Ali Emiri Efendi Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.
G
enel merkez ve şube yöneticilerimiz ile konukların ve delegelerin yoğun katılımı ile gerçekleşen Kongrede yapılan seçimlerde, Ersin Türkmen yeniden Şube Başkanlığına seçildi. Şube Sekreterliğine Murat Küçükşahin’in, Şube Mali Sekreterliğine Levent Akbaba’nın seçildiği kongrede diğer zorunlu organlar da belirlendi.

Türk-Metal İstanbul 1 No’lu Şube Başkanı Mehmet Ali Akman kongremize katılan konuklar arasındaydı.

Divan Seçimi ve Saygı duruşu yapıldı
İstanbul 1 No’lu Şube Başkanı Ersin Türkmen’in açılışını yaptığı kongre, Divan seçimi ve saygı duruşu ile devam etti. Delegelerin verdiği önerge ile Divan Başkanlığını Sendikamızın Genel Sekreteri Gürel Yılmaz yaparken; Divan üyeliklerini Bursa Şube Başkanımız Özdemir Aslan, Ankara Şube Başkanımız Haydar Arslan ile Mersin Şube Başkanımız Savaş Gürkan yaptı.

Türkmen; Krizin faturası emekçiye çıkarıldı
Şube Başkanı Ersin Türkmen yaptığı konuşmada, geçen dört yılda dünya ve Türkiye’de yaşanan ekonomik ve sosyal gelişmelere değindi. Salgın hastalıklar, savaş ve ekonomik krizlerin geçtiğimiz dört yılın en önemli olaylarından olduğunu belirten Türkmen şu belirlemelerde bulundu; “Yaşanan krizin, pandeminin ve savaşların faturası emekçilere çıkarıldı. Krizin sorumlusu olan sermaye sınıfına kurtarma operasyonları adı altında milyarlar aktarılırken, emekçiler cephesinde yoksulluk ve açlık arttı. Yüksek enflasyonun yol açtığı ekonomik yıkım, yapılan fahiş zamlar, hayatı çekilmez hale getirdi. Yetersiz beslenme ve açlık, gündemden inmedi.”

Ülkemizde 16 milyon insan açlık sınırının altında, 66 milyon insanınsa yoksulluk içinde yaşadığını, genç işsizliğin yüzde 21’in üzerinde olduğunu, gençlerin fırsat bulur bulmaz ülkeyi terk ettiğini ve bir çoğunun eğitimini dahi tamamlayamadığını, aldığı aylıkları geçinmeye yetmeyen emekçilerin zor durumda olduğunu; ekonomik krizin sosyal sorunları beraberinde getirdiğini, kadına yönelik şiddetin arttığını belirten Türkmen, demokratik ve sendikal haklar ile örgütlenme özgürlüğü önünde de engellerin bulunduğunu ifade etti.

Salgınla mücadele eşitsiz seyretti
İşçilerin bu süreçte Covit-19 gibi ölümcül bir hastalıkla savaşım verdiğini, salgın sürecinde bir kere daha yoksul ve zengin ülkeler arasındaki ayrımın keskin bir şekilde ortaya çıktığını, özellikle kriz içerisindeki ülke halklarının salgından daha fazla etkilendiklerini belirten Türkmen şu değerlendirmede bulundu; “Sosyal koruma sağlanmaması nedeniyle emekçiler öldürücü bir hastalıkla baş başa bırakıldı. Salgın pek çok şeyi net bir şekilde görmemizi sağladı. Aslında sosyal korumanın önemini, dişimizle tırnağımızla kazıyarak bugünlere getirdiğimiz kazanımların ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Sendikalı olmanın faydalarını, özellikle böylesi dönemlerde ne kadar yaşamsal olduğunu bir kez daha ortaya çıkardı.”

Savaşların ölümleri ve göçleri beraberinde getirdiğini, birçok işkolunda yerli işçilerin yerine göçmen işçilerin nerdeyse bedava denilecek bir ücretle kaçak bir şekilde çalıştırıldığını, emekçilerin yaratılan bu savaşların mağdurları olduğunu belirten Türkmen, “Hangi taraf kazanırsa kazansın, savaşın kaybedenleri, her zaman her iki tarafın emekçileri, yoksulları olduğunu unutmamalıyız” dedi.

İş cinayetleri, İşsizlik, enflasyon
OECD ülkeleri içinde en düşük ücreti alan ve en uzun süre çalışan ülke olduğumuzu, sendikalaşmada, iş sağlığı ve güvenliği bakımından da ‘en kötüler’ arasında olduğumuzu, iş cinayetlerinde dünya sıralamasında ilk 3’te olunduğunu belirten Türkmen; “İçinde bulunulan bu durumu fırsata dönüştüren işverenler, işsizliği, sendikal hakları gasp etmeninin, var olan ekonomik hakları geriye götürmenin aracı olarak da kullanıyor” dedi.
En yüksek enflasyon oranında Türkiye’nin dünyada ilk 5’e girdiğini belirten Türkmen, taban ücretlerinin belirlenmesinde de TÜİK rakamlarının esas alınıyor olunması dolayısıyla enflasyon rakamlarının neredeyse gerçek enflasyon oranının yarısı kadar açıklanmasının insanların yaşamını daha da zor duruma getirdiğini belirtti. Türkmen, sürekli artan enflasyon nedeniyle toplu sözleşmelerle kazanılan hakların korunmasının da zorlaştığı tespitinde bulundu.

‘Baskı ve engellemelere karşın örgütlülüğümüzü büyüttük’
Bütün olumsuz koşullara, işverenlerin örgütlülüğümüzü engellemek için yaptığı baskılara, işten atmalara karşın, örgütlenme mücadelesinden, taşıma işçilerinin ekmeğini büyütme yönündeki hedeflerden hiçbir zaman vazgeçilmediğini, İstanbul’da yüzlerce yeni üye kazanıldığını, bir önceki kongreden bu yana şube üye sayısını neredeyse iki katına çıkarıldığını belirten Türkmen; İBB iştiraklerine bağlı şirketlerde, İstanbul TÜVTÜRK araç muayene ile Yemek Sepeti işçileri arasında yapılan sendikal çalışmalara da değindi.
Türkmen, hukuki süreçler bittiğinde buradaki işçilerin beklentilerine uygun bir toplu iş sözleşmesi yapılacağına olan inancını dile getirdi. UPS ve DHL Lojistik’te kazanımların korunduğunu, yine bu dönemde Ambarlarda çok sayıda üyenin sendikamız çatısı altında birleştirildiğini ifade eden Türkmen, DHL Express’te yeniden toplu sözleşmeli bir düzenin oluşturulması için çalışmaların yapıldığını ifade etti.
Türkmen konuşmasını şu sözlerle tamamladı;“Zorlukların farkındayız. Önemli olan bu zorlukların başarmak olduğunu da biliyoruz. Her türlü olumsuzluğa, engellemelere rağmen kazanımlarımızdan ve ilkelerimizden taviz vermedik. Bu mücadele geleneğimizi bozmadan, heyecanımızı ve umutlarımızı yitirmeden sendikamızı daha ileriye, sizlerle birlikte taşımaya devam edeceğiz.  Bu duygu ve düşüncelerle 5. Olağan Genel Kurulumuzun başta üyelerimize, sendikamıza, işçi sınıfına hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum.”

Genel Başkan Öztürk; Emekçiler açısından savaşın kazanını yoktur

Kongrede konuşan Genel Başkan Kenan Öztürk dünya, ülke ve çalışma yaşamı gündemine ilişkin önemli tespit ve değerlendirmelerde bulundu.
Öztürk, savaşlar, ekonomik krizler ve salgın hastalıklar nedeniyle emekçilerin zor günlerden geçtiğini; Irak, Suriye, Afganistan’dan sonra Ukrayna’yı içine alan savaşın ağır sonuçlarıyla birlikte devam ettiğini, savaşların zenginlerin çıkarına olduğunu ve bu savaşta da emekçilerin bedel ödediğini, savaştan kaçanların mülteci olarak sığındıkları ülkelerde düşük ücretlerle günde 12-14 saat çalışarak sömürü koşullarında ve karın tokluğuna bir hayat sürdürmeye çalıştıkları değerlendirmesinde bulunarak şu belirlemelerde bulundu;
“Emekçiler açısından savaşın kazanını yoktur. Savaşı zenginler çıkarır ama emekçiler bedelini öder. Onun için biz emekçilerin, dünyanın neresinde olursa olsun bu haksız, hukuksuz, insan canını hiçe sayan savaşlara karşı barışı, emekçilerin kardeşliğini mutlaka savunmamız gerekir.”
Savaşın yarattığı tahribattan yararlanan sermayenin göçmenlerin içinde bulundukları dezavantajlı durumdan faydalanarak yerli işçilerin ücretlerini ve çalışma koşullarını baskılama aracı olarak bu durumu ranta ve fırsata dönüştürdüklerini belirten Başkan Öztürk, ‘Suriyelilerin ülkelerine dönmesi’ şeklinde yaratılan gündemin de ikiyüzlüce olduğunu, sığınmacıların ancak barış ve demokrasi ortamında ülkelerine dönmesinin mümkün olacağını vurguladı.

Şirketler karını arttırdı, emekçilerin ekmeği küçüldü

Başkan Öztürk, durmak bilmeyen enflasyon nedeniyle ülkemiz emekçilerin yaşamlarının giderek zorlaştığını, temel gıda ve hizmet alımlarına yapılan zamlar nedeniyle geçinemez duruma geldiklerini; bu durumun toplu sözleşmelerde alınan kazanımları da anlamsız hale getirdiğini; enflasyonun yüzde 16’larda olduğu bir dönemde imzalanan toplu sözleşmelerin üzerinden daha birkaç ay geçmeden resmi enflasyonun yüzde 70’lere dayanarak kazanımları bir anda anlamsızlaştırdığını; günümüzün gelişmiş olanakları içerisinde emekçilerin refah düzeyinin artması beklenirken gün geçtikçe yoksullaştığı değerlendirmelerinde bulundu.
Bu duruma gelinmesinde özelleştirmeler ile dışa bağımlılık politikalarının payı bulunduğunu belirten Başkan Öztürk, TÜPRAŞ, PETKİM, TELEKOM’un aralarında bulunduğu stratejik konumdaki kamu kurumlarının haraç mezat satıldığını; öte taraftan üretime ve kendi öz kaynaklarını geliştirmeye dair bir yatırım yapılmayarak ‘Yap- işlet-devret modeli’ ile müşteri garantili hastane, otoyol ve köprülerle halkın cebinden çıkan paralarla şirketlerin daha da zenginleştiğini; tarımda ve hayvancılıkta dışa bağımlılığın görülmedik düzeyde arttığını, bağımlı bir ekonomi politikası nedeniyle de alım gücünün düştüğü belirlemesinde bulundu.
Şirketler karlarını arttırırken emekçilerin hanesindeki yoksulluğun derinleştiğini, asgari ücret altında maaş alan emeklilerin durumun iyileştirilmesine ilişkin taleplere de kulak verilmediğini dolayısıyla emeklilik maaşı yetmediği için emeklilerin çalışma yaşamında kalmak için çabaladığını belirten Başkan Öztürk, emekçilerin geleceğinin de gasp edildiğini vurguladı.

‘Kazanımları koruma ve büyütme zorunluluğumuz var’
Asgari ücrete yapılan zamların da gelinen ekonomik ortamda hiçbir anlamının kalmadığını, çalışma yaşamındaki kayıt dışı çalışmanın, iş cinayetlerinin devam ettiğini, sendikalaşma oranının yüzde 14’lerde seyrettiğini belirten Başkan Öztürk şu değerlendirmelerde bulundu;
“Çalışanların yüzde 86’sı sendika hakkından yoksun. Sendikalaşmak isteyen işçiler işten atılıyor, her yıl bu sebepten dolayı yani yasal hakkı olan sendika hakkını kullandığı için binlerce işçi işini kaybediyor. Bu salonda bulunan Aras Kargo’daki, UPS, DHL ve ambardaki arkadaşlarım çok iyi bilirler ki biz bu mücadeleyi kolay kazanmadık; buralara kolay gelmedik. Gerçekten aylarca süren direnişler ve mücadeleler sonucunda başardık. İşyeri kapısına çadır kurarak ve ısrarlı bir mücadeleyle bu sürece geldik. Dolayısıyla gerek saydığımız bütün bu sorunlar gerekse sendikalaşma önündeki anti demokratik engellerle ilgili olarak işçi sınıfı ve sendikalar olarak önümüze bir mücadele koymak zorundayız. En düşük emekli aylığının yaşanabilir bir düzeyde olması için, asgari ücretin sefalet ücreti olmaktan çıkarılması ve yaşanabilir bir seviyede olması için, enflasyonda var olan bu yangından kaynaklı ortaya çıkan farkların giderilmesi için, tüm sendikalar olarak bu taleplerle harekete geçmek zorundayız. Eğer biz harekete geçmezsek var olan tablo değişmeyecek ve işçilerin toplu sözleşmelerle aldıkları kazanımlarına dahi göz dikilecektir.”

 İşçi hakları yoksa demokrasi de yoktur

‘Vatanınız var işte daha ne istiyorsunuz’ gibi söylemlerle emekçilerin daha iyi bir yaşam talebinin bastırılmaya ve susturulmaya çalışıldığını, bu dönem sefalet boyutundaki ücret dayatmalarına karşı işkolumuz Taşımacılık da dahil olmak üzere pek çok işkolunda direnişler yaşandığını, bu mücadelelerin önemli ancak lokal düzeyde kaldığını belirten Başkan Öztürk, işçi sınıfının haklarını büyütmesinin yolunun birleşik bir mücadeleden geçtiğini belirtti. Başkan Öztürk, içinde bulunulan ekonomik ortamdan çıkışın da işçi ve emekçilerin birleşik örgütlü mücadelesiyle mümkün olacağını belirterek işçi haklarının gelişmediği yerde demokrasiden söz etmenin mümkün olamayacağının altını çizdi.

UPS, DHL, Aras Kargo’da başardık, Yemeksepeti, Yurtiçi ve MNG’de de başaracağız

Genel Başkan Öztürk sendikamızın gündemine ilişkin olarak da değerlendirmelerde bulundu.
Ambarlar, UPS Kargo, DHL, Aras Kargo işçileriyle örgütlülüğünü büyüterek bugünlere getiren sendikamızın İBB bünyesindeki taşımacılık şirketleri ile Yemeksepeti’nde örgütlenmesini de önemli bir aşamaya getirdiğini belirterek MNG, Yurtiçi ve diğer örgüsüz kargoların örgütlenmesinin önümüzdeki dönemin en önemli görevleri arasında olduğunu ifade etti.
Başkan Öztürk, “Örgütsüz kargolardaki sendikasız, uzun süreli çalışma koşullarına, kuralsız esnek çalışmaya, özellikle pandemiyle birlikte e-ticaret firmalarının sıkça başvurduğu bir model olan ‘esnaf kurye’ köleliğine son vermemiz için; kazanımlarımızı büyütüp geliştirmemiz için üyesinden yöneticisine kadar hepimizin, sendikamızın önüne koyduğu bu hedefe dört elle sarılması gerekiyor. İnanıyorum ki yarın Yurtiçi Kargo, MNG, Yemek Sepeti ve örgütlenme adımlarını henüz atmış olan diğer işyerlerinden işçi kardeşlerimiz de aramızda olacaklar. Buna inancım tamdır. Dün, ambarlarda, UPS, DHL, Aras’ta nasıl başardıysak, Yemeksepeti, Yurtiçi Kargo, MNG’de de başaracağız” dedi.

Delegelerin Konuşmaları

Delegelerden UPS Kargo çalışanı Olgun Ballıkaya, DHL Lojistik çalışanı Güven Hançer, Aras Kargo’dan Sinan Demir ile Levent Akbaba da söz alarak genel kurulu selamladılar.

Seçimler yapıldı, şube organları belirlendi

Konuşmaların ardından kurulların ibrası gündemine geçildi.
Kurulların aklanmasının ardından 5. Olağan Kongre, zorunlu organların belirlenmesi için İlçe Seçim Kurulu gözetiminde yapılan seçimlerle devam etti. Delegelerin oyları sonucunda; Ersin Türkmen yeniden Şube Başkanlığına seçildi. Şube Sekreterliğine Murat Küçükşahin, Şube Mali Sekreterliğine Levent Akbaba seçildi.
Şube Yönetim Kurulu üyelikleri; Sinan Demir, Olgun Ballıkaya
Şube Denetleme Kurulu; Turan Erdoğan, Hasan Çelik, Güven Hançer.
Şube Disiplin Kurulu; Osman Dokumacı, Ali Yılmaz, Fahrettin Yalçın.

(FOTO ALBÜM: Fotoğrafları büyütmek için üzerine çift tıklayıp ok işareti ile ilerleyiniz)