ÇALIŞMA SAATLERİ NEDEN AZALTILMALI?

İşçi sınıfının kitlesel ve örgütlü mücadelesinin temel dayanaklarından birisi olan çalışma saatlerinin azaltılması talebi, işçilerin fabrikalarda 15–16 saat çalışmak zorunda bırakıldığı yıllardan itibaren işçi sınıfının ve sendikaların öncelikli talepleri arasında yer alırken, son yıllarda bu önemli konu sendikaların gündemine hemen hiç girmiyor.

Sanayi devrimi uygarlığı, günlük yaşamı, makinelerin işleyişinin ritmine uydurarak, uyku saatini, uyanma saatini, çalışma saatini, dinlenme ve eğlenme saatini kendi işleyiş mantığı içinde düzenledi. İşe başlama ve bitiş saatleri önceden belirlenirken, uzun mücadeleler sonucu kazanılan “sekiz saat iş gücü” uygulaması zaman içinde yasal hale gelerek, çalışma yaşamında asgari bir düzen oluşturulmaya çalışıldı. Ancak çalışma sürelerinin yasal olarak sınırlandığı dönemlerde, özellikle sınıf mücadelesi zayıfladığında, işçilerin çalışma saatleri fiilen uzatıldı.

Fransız Devrimi ve ona paralel olarak gerçekleşen sanayi devrimi ile birlikte ‘çalışma özgürlüğü’ adı altında patronların emri altına alınan, yaşamak için iş güçlerini satmaktan başka hiçbir şeyleri olmayan işçiler, kendilerine dayatılan her türlü koşulu kabul etmek zorunda kaldılar. Sanayi devriminin ilk yıllarında işçilerin uzun çalışma saatlerine karşılık düşük ücret almaları, zamanla hiçbir koruyucu önlem alınmaksızın kadın ve çocukların çok uzun süreler fabrikalarda çalıştırılmalarını beraberinde getirdi.

19. yüz yılda işçi sınıfının başta sendikaları aracılığıyla yürüttüğü çalışma sürelerinin azaltılması mücadelesi, 19. yüzyılın ortalarından itibaren ‘8 saat çalışma, 8 saat dinlenme, 8 saat kendini yeniden üretme’ talebi etrafında şekillendi. 8 saatlik iş günü talebi dünyanın dört bir yanında sendikal mücadelenin öncelikli mücadele başlıklarından birisi oldu. İngiltere ve ABD başta olmak üzere pek çok ülkede işçi sınıfı, ‘8 saatlik iş günü’ mücadelesi üzerinden örgütlü gücünü ve etkisini arttırmaya başladı. İşçi sınıfının yürüttüğü örgütlü mücadele ve ödediği ağır bedeller sonucunda çalışma saatleri azaltılabildi.

Çalışma saatlerinin azaltılması, tarih boyunca işçi sınıfı ve onun örgütlü güçleri ile burjuvazi ve onun hizmetindeki hükümetler arasındaki temel mücadele alanlarından birisi oldu. İşçiler, özellikle sendikaları aracılığı ile yaptıkları toplu pazarlık görüşmelerinde, işçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanması, çalışma yaşamının insanileştirilmesi, işçinin iş dışında kişiliğini geliştirmesine olanak tanınması ve ekonomik durgunluk döneminde işsizliğin artmasının engellenmesi gibi nedenlerle haftalık ve günlük çalışma saatlerinin azaltılması taleplerini ileri sürdüler.

İşin ve işçinin korunması yolunda alınan tedbirlerin en başında çalışma saatlerinin azaltılmasının gelmesi, çalışma sürelerinin işçilerin lehine düzenlenmesi sorunun önemini arttırıyor. Bu durum hem işçilerin insanca çalışma koşullarında çalışması, hem de işçi sağlığı ve güvenliğinin sağlanması açısından ayrı bir önem taşıyor.

Çalışma sürelerinin azaltılmasını haklı gösteren birden çok neden sayılabilir. Uzun çalışma süresi işçinin sağlığını bozduğu gibi, onun zihnen ve fiziki gelişimini de engelleyen bir faktör. Çalışma psikolojisi açısından bakıldığında da çalışma saatlerinin azaltılması gerekiyor. Yapılan saha araştırmaları, işçilerin verimli çalışmasının çalışma saatlerinin uzunluğu ile ters orantılı olduğunu gösteriyor. Son yıllarda iş cinayetlerinde görülen artışın bir nedeni de uzun çalışma saatleri nedeniyle oluşan dikkat kaybı. Çalışma saatlerinin azaltılması mevcut işin çalışanlarla işsizler arasında daha iyi bölünmesini sağlaması ve işsiz sayısının azaltılması yönündeki istihdam politikalarını güçlendirmesi açısından ayrı bir önem taşıyor.

Çalışma saatlerinin azaltılmasına yönelik tartışmaya haftaya devam edelim.

Kaynak: Erkan Aydoğanoğlu/Evrensel