Karadeniz Bölge Şubemizin 7. Olağan Genel Kurulu, 11 Eylül 2022 tarihinde, Samsun My House Otel Toplantı Salonu’nda, genel başkan, merkez ve şube yöneticilerimiz ile delegelerimizin katılımıyla ve coşkuyla gerçekleşti.
DİVAN SEÇİMİ, SAYGI DURUŞU
Şube Sekreteri Hasan Erdal’ın açılışını yaptığı Genel Kurul’da delegelerin önergesiyle Divan Başkanlığını Genel Sekreterimiz Gürel Yılmaz, Divan Üyeliklerini Bursa Şube Başkanımız Özdemir Aslan, İstanbul 1 No’lu Şube Başkanımız Ersin Türkmen, Mersin Şube Başkanımız Savaş Gürkan yaptı.
Divan yerini aldıktan sonra Divan Başkanı Gürel Yılmaz, başarı dileklerinde bulunarak Genel Kurulu başlattı. Yapılan saygı duruşunun ardından Genel Kurul, şube başkanı, genel başkan ve delegelerin konuşmaları ile devam etti.
ŞUBE BAŞKANIN KONUŞMASI
Yıldırım; Emekçiler yoksulluk girdabında
Şube Başkanımız Muharrem Yıldırım emek gündemi ve sendikal gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Şubemizin yedinci olağan genel kurulunu emekçilerin hayat şartlarının zorlaştığı bir dönemde toplandığını belirten Yıldırım, ülkeyi yönetenlerin ekonomiye ilişkin iyi bir tablo çizdiğini ancak emekçilerin yaşamına bakıldığında gerçeğin böyle olmadığını ifade etti.
Yıldırım, bir kesim için ‘güllük gülistanlık’ olan durumun toplumun büyük bir kesimini oluşturan çalışanlar, emeğiyle geçinenler içinse kötü olduğunu; dünyanın her tarafında ücretlerin düşürülmesi, emeklilik hakkının budanması ve ekonomik krizin emekçilerin sırtına yıkılması şeklinde emekçilerin haklarına yönelik saldırıların bulunduğunu, süren uluslararası işgal ve savaşlar nedeniyle de emekçilerin yoksulluk girdabına sürüklendiğini belirtti.
Yıldırım, “Irak’a ‘barış ve demokrasi götürüyoruz’ diye Irak’ı kan gölüne dönüştürdüler. Yetmedi. Yemen, Suriye, Libya ve şimdi de Ukrayna’yı işgal ederek savaşı devam ettiriyorlar. Milyonlarca insan yaşamını yitirdi, yoksullaştı ve gittikleri ülkelerde açlığın ve sefaletin girdabına yaşamaya başladılar. Bu savaşı çıkaranlar, ganimetini elde eden rantçılar kazanırken yoksullara acı ve gözyaşı düştü” dedi.
Ülkemizde emekçilerin içinde bulundukları duruma değinen Yıldırım, yüksek enflasyon nedeniyle çarşıda-pazarda fiyatların el yakmaya devam ettiğini, bundan yirmi yıl önce tarım ve hayvancılıkta kendi kendine yeten bir ülke olan ülkemizin, bugün samanı dahi dışardan ithal eder duruma geldiğini; canlı hayvan, et ve süt ürünleri başta olmak üzere gıda ürünlerini dışarıdan aldığını, böylece halkın gıda güvenliğinin de tehlikeye girdiğini ve bu duruma gelinmesinde ülkenin üretimden uzaklaşmasının rolü bulunduğunu sözlerine ekledi.
Örgütlülüğümüzü korumalıyız
Toplu sözleşmelerle elde edilen ekonomik kazanımların da var olan ekonomik durumu düzeltmeye yetmediğini vurgulayan Yıldırım şöyle dedi;
“Ülkede çalışanların yüzde 70’i açlık sınırının altında bir ücretle geçinmeye çalışıyor. Sendikaların araştırmasına göre açlık sınırı 6 binin üzerinde, asgari ücret ise yıl ortasında yapılan zamla 5 bin 500 lira. Yani asgari ücret asıl ücret haline geldi. Onun için biz sendikalar olarak mücadele etmek zorundayız. Ülke olarak ‘yüzde 20 büyüdük’ deniyor. Doğrudur, büyüyenler var ama biz emekçilerin kazancı yüzde 20 ila yüzde 50 civarında küçüldü. İki yıl önce emekçilerin milli gelirden aldığı pay yüzde 39 iken bugün yüzde 25’e gerilemiş durumda. Sermayenin payı ise yüzde 44 iken yüzde 50’lere çıkmış. Kimlerin büyüdüğünü görüyoruz. Finans sektörü büyümüş, sermaye grupları büyümüş, bankalar büyümüş. ‘Enflasyon sebep faiz sonuçtur’ diyerek güya faizi yüzde 13’e düşürdüler. Ama kimse bu faizle kredi vermiyor. Bunu sadece özel bankalar alabiliyor, merkez bankasından. Tabi ki finans sektörü büyüyecek. Pekiyi nereden alıyorlar, yani bizden biz emekçilerin cebinden alıyorlar. Yani yoksuldan alıp zengine transfer etmenin formülünü bulmuşlar. Onun için biz ekmeğimize sahip çıkarken hem sendikamızı büyütmeliyiz ve örgütlülüğümüzü, birliğimizi güçlendirmeliyiz hem de örgütsüz yerlerdeki arkadaşlarımızın sendikamızın çatısı altında birleşmesi için elimizden geleni yapmalıyız.”
Sendikal kazanımların önemi
Örgütlenme önündeki engellere rağmen sendikamızın büyümeye devam ettiğini, Erzurum Taşıt Muayene işçilerinin bu dönem sendikalı yapılarak toplu sözleşme haklarına kavuşturulduğunu, yine Samsun Özön Araç Muayene İstasyonunda sendikamızın örgütlenme faaliyetini tamamladığını ve işverenin itirazına karşın hukuk mücadelesinin devam ettiğini aktaran Yıldırım, bin bir türlü zorlukla elde edilen kazanımların korunması gerektiğinin altını çizdi.
‘Bu örgütlülüğün, başarılmış işlerin kıymetini anlamak lazım’ diyen Yıldırım, ülkemizde 16 milyon çalışana karşın 2,5 milyonunun örgütlü olduğunu, örgütlenme düzeyenin yüzde 14’lerde bulunduğunu belirterek işkolumuzda da 900 bin civarındaki çalışana karşılık örgütlenme düzeyinin yüzde 10’larda olduğu aktardı.
İşkolumuzda dağınık işyerlerinin bulunduğunu ve kuralsız çalışmanın yoğun olduğunu aktaran Yıldırım buna karşın sendikamızın kargo ve taşıt muayene işyerlerinde önemli başarılar elde ettiğini, bu kazanımların korunması ve ilerletilmesi için de birlik ve mücadeleyi elden bırakmamak gerektiğine işaret etti.
Şube Başkanı Muharrem Yıldırım, genel kurula başarı dileklerinde bulunarak konuşmasını tamamladı.
GENEL BAŞKANIN KONUŞMASI
Savaşın mağduru emekçiler
Genel Başkanımız Kenan Öztürk yaptığı konuşmada dünya, ülkemiz emek gündemi ve sendikamızın gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Dünyadaki savaş ve çatışmaların emekçiler açısından sonuçlarına değinen Başkan Öztürk, bugün merkez kapitalist ülkeler eliyle Ukrayna’da sürdürülen savaşın kendisinden öncekiler gibi yıkım ve gözyaşından başka bir şey getirmediğini, ne ABD ne de Rusya’nın halklara iddia ettikleri gibi barış ve demokrasi getiremeyeceğini, savaşların çıkarılmasındaki asıl amacın dünyanın yeraltı ve yerüstü zenginlik kaynaklarına sahip olmak olduğunu ifade etti.
Savaşların sebep olduğu göçler ve göçmen emeğinin içinde bulunduğu duruma değinen Başkan Öztürk, bugün ülkemizde 8 milyonu aşkın mültecinin olduğunu, mültecilerin kötü koşullarda çalıştırıldıklarını öte yandan mülteci krizinin bir seçim malzemesi olarak da kullanılarak siyasi rant elde edilmeye çalışıldığını sözlerine ekledi.
Başkan Öztürk, “Unutmamamız gerekir ki savaşı çıkaranlar bugün mülteci olan bu insanlara sormadılar, savaş çıksın mı çıkmasın mı diye. Ülkemize sığınan bu insanlar, bu ülkelerin yoksul emekçileridir ve savaşın mağdurlarıdır. Savaşın ağır bedelini o ülkelerin yoksulları ödüyor. Suriyeli zenginler bu savaşta bir şey kaybetmedi ama yoksulları, emeğiyle geçinen kesimleri zarar gördüler, ellerindekini avuçlarındakini kaybettiler ve mülteci durumuna düştüler. Bu da sermaye için bir fırsat oldu. Sigortasız, sendikasız ve düşük ücretle çalıştırılan mültecilerin ucuz emeği ranta dönüştürüldü. Suriyeli veya diğer ülkelerin sermayedarları bu savaştan bir şey kaybetmediler, aksine yaptıkları yatırımlarla zenginliklerine zenginlik kattılar. Onun için bu savaşların mağduru olan biz emekçiler hangi ülkede olursak olalım barışı ve emekçilerin kardeşliğini savunmak zorundayız” dedi.
Kriz, pandemi ve yoksulluk
Bütün dünyada ekonomik krizin etkilerinin sürdüğünü, emekçilerin haklarına yönelik saldırıların bulunduğunu, İngiltere’de grev kırıcılığını meşrulaştıran yasaların devreye konulması gibi diğer ülkelerde de benzer düzenlemelerle bedeller ödeyerek elde edilen hakların geriye götürülmeye çalışıldığını aktaran Başkan Öztürk, tüm bu saldırılara karşın dünya işçilerinin de mücadeleyi elden bırakmadığını belirterek “Önümüzdeki dönem emek hareketinin büyüdüğü bir dönem olacaktır. Çünkü adaletsiz bir sistem var. Bir taraftan bir avuç rantçı büyümeye devam ederken öbür taraftan milyonlarca insan açlık ve yoksulluk içinde, her geçen gün refah düzeyi gerileyerek yaşamını idame ettirmeye çalışıyor. Dolayısıyla bu böyle gitmeyecektir. Geçmişteki mücadelelere de baktığımızda emek hareketinin saldırılar karşısında önemli mücadeleler verdiğini görmekteyiz” dedi.
Enflasyon yoksullardan alınmış en adaletsiz vergi
Ülkemizin dünyadaki krize ek olarak içinde bulunduğu yüksek enflasyon nedeniyle daha ağır bir krizle karşı karşıya bulunduğunu, Avrupa ve ABD ortalamasında enflasyonun ortalama yüzde 8 civarında olurken ülkemizde yüzde 80’lerde olduğunu, gerçek enflasyonun ise bunun çok üzerinde seyrettiğini aktaran Başkan Öztürk, bu duruma gelinmesinde sorumluluğu bulunanların ‘kriz tüm dünyada var’ demek yerine özeleştiri verip sorumluluğunu kabul etmesi gerektiğini vurguladı.
‘Enflasyon tüm dünyada var diyorlar, pekiyi yüzde 8 mi büyük, yoksa yüzde 80’mi daha büyük’ diyen Başkan Öztürk, yüksek enflasyona ve emekçilerin yoksullaşmasına sebep olan politikalar yerine, halkın ve emekçilerin refah düzeyine etki edecek eşitlikçi, adil ve kamucu politikaların izlenmesi gerektiğine işaret etti.
‘Hepimiz aynı gemideyiz’ sözünün bir aldatmacadan ibaret olduğunu, rant ve sermaye gruplarının bu dönemde karını üç kat arttırırken emekçilerin evine ekmek götürmek, kirasını ödemek, çocuğunun masraflarını karşılamakta zorlandıklarını aktaran Başkan Öztürk, “Bizim sermaye ile aynı gemide olmamız imkansız. Sermaye, kazanmaya, karına kar katmaya devam ediyor; biz emekçiler ise kaybetmeye devam ediyoruz. Hani denir ya ‘enflasyon yoksullardan alınmış en adaletsiz vergidir’ diye. İşte bugün yaşanan durumda da bundan ibaret. Ağır vergiler kanalıyla emekçiden aldıklarını sermayenin kasasına aktarıyorlar” dedi.
TÜİK’in, kuruluş amacına uygun olarak daha gerçekçi ve bağımsız olması gerektiğini belirten Başkan Öztürk, asgari ücretin, kamu ve özel sektörde çalışan işçi ve memurların maaşlarına yapılacak zam oranlarının belirlenmesinde TÜİK rakamlarının esas alınıyor olunması nedeniyle de TÜİK’in rakamları düşük göstermesinin; işçi, memur ve emeklilerin gelirlerini de doğrudan etkilediğini sözlerine ekledi.
Sendikal örgütlenme önündeki engellere de değinen Başkan Öztürk, örgütlenme hakkının korunup geliştirilmesi ve buna ilişkin mücadelenin bir zorunluluk olduğunu ifade etti.
‘Eğer işçilerin hakları geriye gidiyor, ekmeği küçülüyorsa biz, iktidarda hangi partinin olduğuna bakmaksızın demokratik haklarımızı kullanmaktan geri durmamalıyız’ diyen Başkan Öztürk, bütün sendika ve konfederasyonlara bu bağlamda önemli görevler düştüğünü sözlerine ekledi.
Tüm engellere rağmen örgütlenmemizi sürdürdük
Sendikamızın gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Genel Başkan Öztürk, örgütlenme önündeki engellere rağmen bu dönemde Kocaeli, Samsun, Erzurum Araç Muayene istasyonları başta olmak üzere pek çok işyerinde örgütlenme çalışmasını başarıya ulaştıran sendikamızın, örgütlenmesini sektörün geneline yayma hedefinde önemli mesafe sağladığını belirtti.
‘Mücadelenizin değerini bilin’
Önümüzde bir toplu sözleşme döneminin bulunduğunu, Aras ve UPS Kargo’da altıncı dönem toplu sözleşme görüşmelerine başlanacağını bildiren Başkan Öztürk, üyelere yönelik olarak şunları dile getirdi;
“Kargolarda sendikal örgütlenmeyi nasıl zorluklarla kazandığımızı hepiniz biliyorsunuz. Özellikle aramıza yeni katılan arkadaşlarımızın iyi bilmesi gerekir ki kargolarda sendikal örgütlenme bin bin zorlukla kazanıldı. Geçmişte işverenler ‘kargolarda sendika olmaz’ diye bir algı yaratarak önümüze engel kurmaya çalıştılar. Ancak biz kargolarda sendikasız, sigortasız ve düşük ücret cenderesini UPS örgütlenmesi ile kırdık. Yabancı şirketlerin sendika hakkına saygılı olduğuna dair bir algı da var. Ancak gördük ki hiç de böyle değil. Geldikleri ülkelerde sendikal hakları tanımak zorunda olan bu şirketler bizim gibi ülkelerde buna uymamaktadırlar. Çünkü ülkemizdeki anti demokratik yasalardan cesaret almaktadırlar. Sendikaların örgütlenmesini engellemek için her bir yol ve yöntemi kullanıyorlar. İşten atmalara, baskılara rağmen biz, kardeş sendikalarımızın dayanışmasını ve uluslararası sendikal dayanışmayı da yanımıza alarak uluslararası firmalarda sendikal örgütlenmeyi sağladık. Örgütlenmemiz sayesinde kargolarda ilk defa günlük 8 saat çalışma uygulamasına geçildi. Mesai ücreti, hafta tatili, sosyal haklar ile iş güvencesi ve işyerinde söz hakkının elde edilmesi bakımından da önemli kazanımlar sağladık. DHL ve Aras Kargo’da da zorlu bir mücadeleler ve uzun süren hukuk sürecine rağmen birlik ve kararlılığımızın sonucunda haklarımızı elde ettik. Onun için bu mücadelenin değerini bilmek gerekiyor.”
‘Sermayenin yerlisi yabancısı olmaz, sermayenin tek amacı var o da ucuza işçi çalıştırıp daha fazla kar elde etmektir’ diyen Başkan Öztürk, üyelerimizin de bu bilinçle hareket edip elde ettikleri kazanımlarına mutlaka dört elle sarılması gerektiğini vurguladı. ‘Var olan hakların günümüz koşullarında yeterli olmadığının farkındayız’ diyen Başkan Öztürk, daha ileri haklar için de mücadele edilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Daha iyi koşullara hep birlikte ulaşacağız
Başkan Öztürk konuşmasını şu sözlerle sürdürdü;
“Sendika olarak amacımız, çalışma koşullarımızı, sosyal haklarımızı daha da insani bir noktaya çekebilmektir ve mücadelemiz bu doğrultuda devam edecektir. İşte bizim, bunun için örgütsüz durumdaki diğer kargolarda da örgütlenmeyi sağlamamız lazım. Yurtiçi Kargo’da, MNG’de sendikal çalışmamızın başarıya ulaşması için bütün üyelerimize, sendika temsilcilerimize, sendikamıza omuz vermeleri noktasında görevler düşmektedir. Unutmayın ki Yurtiçi ve MNG’nin toplu sözleşmeli bir seviyeye getirilmesi ve örgütlülüğümüzün sektörün geneline yayılması sizlerin ekmeğinin daha da büyümesi, ücret ve sosyal haklarınızın daha iyi bir seviyeye gelmesi anlamına gelecektir. Onun için bir taraftan koşullarımızı iyileştirmek için toplu sözleşmelerde ne gerekiyorsa mücadelemizi verecek; bir taraftan da sektördeki haksız rekabet gerekçelerini ortadan kaldırmak, koşullarımızı daha iyi bir seviyeye getirmek için örgütlenme çalışmalarına destek olacağız.”
Ücretler üzerindeki ağır vergi yükünün son bulması için ve ‘vergide adalet sağlansın’ talebi için de mücadeleye işaret eden Genel Başkan Kenan Öztürk, ‘Sendika sizin gücünüzdür, birliğinizdir. Sömürü karşısında mücadele edeceğiniz bir araçtır, onun için sahip çıkın, çağrılarına uyun ve TİS dönemlerinde gözünüz kulağınız sendikada olsun’ vurgusuyla ve genel kurula başarı dileklerinde bulunarak konuşmasını tamamladı.
DELEGELERİN KONUŞMALARI
Delegelerimizden Adem Demircan, Hasan Erdal, Cafer Aslan ve Erdoğan Akpınar söz alarak sendikalı olmanın önemini dile getirdiler ve genel kurulu selamladılar.
SEÇİMLER YAPILDI
Raporlar ibra edildi, kurullar aklandı. Daha sonra şube yönetimi ve zorunlu organların belirlenmesi için İlçe Seçim Kurulu gözetiminde seçimler yapıldı. Yapılan seçimler ve delegelerin oyları sonucunda Muharrem Yıldırım şube başkanı oldu. Hasan Erdal şube sekreteri, Serkan Çeküç şube mali sekreteri oldu.
Diğer zorunlu organlar şu şekilde belirlendi;
Şube Yönetim Kurulu Üyeleri: Adem Demircan, Koray Şahin. Şube Denetleme Kurulu Üyeleri: Fatih Tarım, İlkay Cengiz, Mustafa Atacan Timur. Şube Disiplin Kurulu Üyeleri: Ömer Çiftçi, Erdoğan Akpınar, Ahmet Maral.
Foto galeri; Karadeniz Şube 7. Olağan Genel Kurulu