MERSİN ŞUBEMİZİN 4. OLAĞAN GENEL KURULU GERÇEKLEŞTİ

Mersin Şubemizin 4. Olağan Genel Kurulu, 18 Eylül 2022 tarihinde, Yenişehir Belediyesi Toplantı Salonu’nda, genel başkan, merkez ve şube yöneticilerimiz, konuklar ve delegelerimizin yoğun katılımı ve coşkuyla gerçekleşti.

DİVAN SEÇİMİ, SAYGI DURUŞU
Şube Sekreteri Muhittin Yaşar Aktekin’in açılışını yaptığı Genel Kurul’da Divan Başkanlığını Genel Sekreterimiz Gürel Yılmaz, Divan Üyeliklerini Bursa Şube Başkanımız Özdemir Aslan, İstanbul 1 No’lu Şube Başkanımız Ersin Türkmen ve TÜVTÜRK Yüreğir Araç Muayene İstasyonu çalışanı üyemiz Duygu Ceyhan yaptı.

Divan yerini aldıktan sonra Divan Başkanı Gürel Yılmaz, başarı dileklerinde bulunarak genel kurulu başlattı. Genel Kurul yapılan saygı duruşunun ardından, şube başkanı, genel başkanın konuşmaları ile devam etti.

ŞUBE BAŞKANININ KONUŞMASI
Emekçiler büyümeden payını alamadı
Şube Başkanı Savaş Gürkan yaptığı konuşmada, emekçilerin içinde bulundukları durum geride bırakılan dört yıllık döneme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Gürkan, Şubemizin 4. Olağan Genel Kurulunun emekçilerin derin yoksulluğuna sebep olan ekonomik kriz ortamımda toplandığını, krizin yükünün emekçilerin sırtına yıkılmış bulunduğunu, iğneden ipliğe yapılan zamlar nedeniyle reel ücretlerin eridiğini, emekçilerin hayat pahalılığı karşısında ezildiğini, zenginle yoksul arasındaki uçurumun giderek büyüdüğünü ifade etti.

Ülke ekonomisinin yüzde 7,5 büyüdüğünü, emekçilerin alım gücünün ise gerilediğini belirten Gürkan ”Evet birileri büyüdü, karlarını artırdılar. Bu dönemde hükümetin uyguladığı ekonomik politikalar sonucunda sermaye sınıfı, ihracat, kar ve üretim rekorları kırdı. Ekonomi büyüdü, ancak emekçiler bu büyümeden paylarına düşeni alamadılar. Bugün yaşanan döviz krizi, yüzde 100’lerin üzerinde gerçekleşen enflasyon ve cari açığa rağmen sermaye sınıfı kazanmayı sürdürmekte, emekçiler ise hayat pahalılığı altında ezilmektedir” dedi.

‘Çarkların koşulsuz dönmesi işçinin yaşamından değerli sayıldı’
Gürkan, iki yıl gibi uzun bir süreye yayılan ve etkileri hala devam eden salgının emekçi sınıflar üzerindeki etkilerine de değindi. İşçilerin, bu dönemde bir taraftan virüs tehdidi altında patronların insafına terk edilerek çalıştırıldığını bir taraftan da ücretsiz izne zorlanarak gelirsiz bırakıldığını belirten Gürkan, bundan dolayı Covid 19’un bir sınıf hastalığına dönüştüğünü; işyerlerindeki yetersiz tedbirler nedeniyle de işçilerin hastalığa yakalanıp yaşamını yitirdiğini aktardı. Gürkan, “Çarkların koşulsuz dönmesi işçilerin yaşamından daha değerli sayıldı. Ülkemizde covid-19 sebebiyle ölen işçi sayısı 1500 kişi ve bunların yüzde 87’si sendikasız işçilerdi. Sendikamız örgütlü olduğu tüm işyerlerinde temel önlemleri almada azami çaba içerisinde olmuştur” dedi.

Vergi yükü emekçide
Hükümetin ‘Orta Vadeli Program’ı ile vergi yükünün arttığını, emekçilerin daha fazla vergi ödemesine neden olacak vergi dilimleri belirlendiğini, asgari ücretli bir çalışanın 2022 yılının 7’inci ayında itibaren yüzde 15’ten yüzde 20’lik vergi dilimine geçerek bir üst sınırdan vergi kesintisine uğradığını aktaran Gürkan; İşçilerin yanlarında çalıştıkları patronlar yüzde 20,22 sabit vergi öderken emekçiler yüzde 27 hatta yüzde 35‘e kadar gelir vergisi ödüyor. Bu aslında örtülü bir şekilde verginin arttırılması anlamına geliyor. Gelirlerin asgari ücret kadar kısmı vergiden muaf ama üstüne çıkınca daha yüksek oranlarda vergi alınıyor. Vergi dilimleri gerçekleşen enflasyon veya Yeniden Değerleme oranında artırılmış olsaydı 2022 yılında yüzde 15’lik dilimden yüzde 20’lik vergi dilimine geçiş miktarı 32 bin yerine 81 bin 200 Lira olacaktı”dedi.

Gürkan, az kazanandan az mantığından yola çıkarak maaşlardan kesilen gelir vergisi oranının yüzde 10’da sabitlenmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

Sendikal çalışmalarımızı sürdüreceğiz
Geçmiş dört yıllık döneme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Gürkan şunları dile getirdi; “Şubemizin bir önceki genel kuruluna örgütlü olduğumuz araç muayene, ambar ve Aras Kargo işçileri katılırken bugün, Özgüneş Taşımacılık işçileri de şube genel kurulumuza katılıyor. Sendikamızın son yıllardaki örgütlenme stratejisi ile üye sayımız önemli sayıda arttı. Bizler de Mersin Şubesi olarak sendikamızın örgütlenme çalışmasına tüm gücümüzle katıldık. Önümüzdeki dönem örgütlülüğümüzü büyütmek için Yurtiçi Kargo, MNG Kargo, TÜVTÜRK, Ambarlar, Yemek Sepeti ve diğer örgütsüz işyerlerinde örgütlenme konusunda üzerimize düşeni yapacağız.”

Sendikamızda örgütlü Adana, Mersin ve Hatay’da bulunan toplam 15 araç muayene istasyonunda 5’inci Dönem TİS görüşmelerine başlanacağını hatırlatan Gürkan; “Bu TİS süreci var olan kazanılmış haklarımızı koruduğumuz, yeni kazanımlar elde ettiğimiz bir süreç olacaktır. Bunun yolu da sendikamıza, örgütlülüğümüze koruyup Anamur’dan Tarsus’a, Seyhan’dan Kozana, Dörtyol‘dan Reyhanlı‘ya kadar tüm istasyonlarda tek ses olmaktan geçmektedir. Ocak ve Haziran ayı itibari ile örgütlü olduğumuz araç muayene, Aras Kargo ve ambarlarda TİS süreci başlayacak, buralarda da kazanımlarımızı koruyarak hep birlikte yeni haklar almaya çalışacağız” dedi.

Şube Başkanı Savaş Gürkan genel kurula başarı dileklerinde bulunarak konuşmasını tamamladı.

GENEL BAŞKANIN DEĞERLENDİRMELERİ

Emekçiler barıştan yana olmalı

Genel Başkan Kenan Öztürk yaptığı konuşmada, dünya ve ülkemizdeki durum, çalışma yaşamı gündemdeki konular ve sendikamızın gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Genel Başkan Kenan Öztürk, sürmekte olan emperyalist işgal ve savaşların emekçilerin yararına olmadığını, asıl amacının dünya zenginliklerini ele geçirmek olan bu savaşların dün Suriye’de, bugün Ukrayna’da olduğu gibi; yoksulluk, açlık ve göçleri beraberinde getirdiği değerlendirmesinde bulundu. Savaş nedeniyle milyonlarca insanın yerini yurdunu terk etmek zorunda kaldığını, 8 milyon göçmenin sığındığı ülkemizde de göçmen emeğine yönelik yoğun bir sömürünün olduğunu söyledi. Göçmen emeğinin aynı zamanda yerli işçiler üzerinde bir baskı aracı olarak da kullanıldığını sözlerine ekleyen Başkan Öztürk, “Biz emekçiler nerede olursak olalım savaşa karşı barışı ve emekçilerin kardeşliğini savunmak zorundayız” dedi.

Savaş, göç ve ekonomik kriz ortamından faydalanan sermayenin işçi haklarına yöneldiğini, tüm dünyada işçilerin haklarına yönelik saldırıların bulunduğunu, grev hakkı, emeklilik hakkı, sosyal hak gibi geçmişte işçilerin bedeller ödeyerek elde ettiği kazanımların bu saldırılar nedeniyle tehdit altında olduğunu belirten Başkan Öztürk, ancak öte yandan işçi sınıfının da mücadeleyi elden bırakmadığını sözlerine ekledi.İngiltere’de grev ve toplu sözleşme hakkının gasbına yönelik demiryolu işçilerinin iş durdurarak bu saldırıyı engellemeye çalıştığını aktaran Başkan Öztürk, bu ve bunun gibi mücadelelerin önümüzdeki dönem açısından umut verici olduğunu sözlerine ekledi.

‘İki Türkiye var’
Yüksek enflasyon nedeniyle ülkemizde krizin etkilerinin daha derinden hissedildiğini belirten Başkan Öztürk, enflasyonun Avrupa ve ABD ortalamasında yüzde 8 ila 10 civarında, işgal altındaki Ukrayna’da yüzde 18’de, Türkiye’de ise yüzde 80’lerde olduğunu belirterek bu durumun “tüm dünyada kriz var” gibi sözlerle açıklanamayacağını ifade etti. Başkan Öztürk, işçilerin emekçilerin yoksullaşmasında sorumluluğu bulunanların bu sorumluluklarını kabul etmesi gerektiğini belirterek emekçilerin ekonomik ve sosyal refahını gözeten, eşitlikçi politikalara işaret etti.

‘İki Türkiye var biri sermayenin biri emekçilerin Türkiye’si’ diyen başkan Öztürk, bir taraftan ülke ekonomisinin iyiye gittiğine ilişkin tablolar çizilirken diğer taraftan emekçilerin geçim sıkıntısı içinde bulunduklarını, emekçilerin milli gelirden aldıkları payınınsa yüzde 39’dan yüzde 25’e gerilediğini, öte yandan sermayenin payınınsa 42’den 54’e çıktığını ifade etti.

Enflasyon rakamlarının düşük gösterilmesi emekçiye kaybettiriyor
Enflasyonun aslında aslında bir ‘sermaye aktarımı’ olduğunu belirten Başkan Öztürk, “Yoksuldan alıp zengine vereceksin. Zenginler, büyük şirketler, içinde bulunulan ekonomik ortamında yüzde 300 kar elde ederken, emekçiler yoksullaşmaya devam ediyor. Üstelik her akşam televizyonlarda ekonominin ne kadar iyi gittiğine dair haberleri dinlemeye devam ediyoruz” dedi.

Açıklanan enflasyon rakamlarının gerçeği yansıtmadığını, TÜİK’in verileri açıklarken daha gerçekçi olması gerektiğini belirten Başkan Öztürk, özellikle asgari ücret, işçi-memur ve emekli maaşlarında yapılan zamlarda TÜİK verilerinin esas alınıyor olmasından dolayı rakamların düşük gösterilmesinin emekçilerin gelirlerine doğrudan etki ettiğini, bu durumun ise kabul edilemez olduğunu ifade etti.

‘Hepimiz aynı gemideyiz’ sözünün de algı yaratmaya dönük oluğunu belirten Başkan Öztürk, “Ülkemizde emekçilerin yarısından fazlası asgari ücretin altında bir ücretle yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Hal böyle iken nasıl oluyor da aynı gemide oluyoruz. Biz yoksullaşıyoruz ama örneğin bankalar son bir yılda karlarını yüzde 500 arttırmış, Koç grubu yüzde 300, Sabancı grubu yüzde 372 karını arttırmış. Emekçiler ise her geçen gün yoksullaşıyor, ay sonunu nasıl getireceğiz, faturaları nasıl ödeyeceğiz diye mücadele veriyor”  dedi.

Gelir vergisi dilimleri güncellenmeli
Mevcut vergi sistemiyle ücretlerden yapılan gelir vergisi kesintilerine de değinen Başkan Öztürk, tek geliri ücret olan emekçilerden alınan gelir vergisinin adil olmadığını belirterek, “Şube Başkanımızın da ifade ettiği gibi, eğer vergi dilimleri memur maaşlarına yapılan yüzde 40’lık zam oranında güncellenmiş olsaydı bugün vergi kesintilerinde birinci basamak 44 bin 800 lira olacaktı. Yeniden değerleme oranında arttırılmış olsaydı eğer 81 bin 200 Lira olacaktı. Ancak bunların hiçbiri yapılmadı. Dolasıyla ücretlere yapılan zamların da bir anlamı kalmadı.  Sene başında asgari ücretin vergi dışı bırakılmasına yönelik yapılan düzenleme olumlu bir adım olmuştur. Ancak vergi dilimleri yeniden düzenlenmediği için ve asgari ücreti aşan kısım üzerinden yapılan kesintiler nedeniyle bütün ücretler, asgari ücretle aynı seviyeye gelmiştir. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir” dedi. Başkan Öztürk, adaletli bir vergi sistemi için tüm mücadeleye işaret etti.

Örgütlenme önündeki engeller
Yetki itirazları ve uzun süren hukuk süreçlerinin sendikal örgütlenme önünde birer engel oluşturduğunu, bundan dolayıdır ki ülkemizde örgütlenme düzeyinin yüzde 14 seviyesinde bulunduğunu aktaran Başkan Öztürk, sendikal örgütlenme önündeki anti demokratik uygulamalara yönelik olarak da mücadele vurgusu yaptı.

‘İşçi sınıfı mücadele etmeden hak elde edemez. Biz alanlarda olursak bazı şeyler değişmeye başlayacaktır aksi halde elimizdeki hak kırıntılarını da kaybetmeye devam edeceğiz’ diyen Başkan Öztürk, sendikal örgütlenme önündeki engellerin kaldırılması, adil bir vergi sisteminin getirilmesi, insanca yaşanabilir bir ücret talebine yönelik olarak da sendikalar ve konfederasyonlara sorumluluk düştüğünü ifade etti.

Taşıma işçileri artık sendikalı ve toplu sözleşmeli
Genel Başkan Öztürk, sendikamızın gündemine ilişkin olarak da değerlendirmelerde bulundu. Başkan Öztürk, örgütlenme önündeki engellere rağmen sendikamızın geçen dönemden bu yana örgütlenmesini yeni işyerlerine taşıyarak büyüttüğünü, işkolumuzdaki kargo, araç muayene ve taşımacılık işçilerinin haklarını ilerletme ve toplu sözleşmeli bir düzene kavuşturma hedefinde önemli çalışmalar yaptığını ifade etti. Başkan Öztürk, örgütlenme çalışmalarında gösterdikleri destek, azim ve çabalarından dolayı tüm üyelere teşekkür etti. Örgütsüz durumdaki araç muayene istasyonları ile kargo ve lojistik işyerlerine yönelik sendikal çalışmaların ilerleyen dönemde de sürdürüleceğini aktaran Başkan Öztürk, sendikamızın önüne koyduğu Yurtiçi ve MNG Kargo’nun örgütlenmesi hedefinde de üyelerimize görev sorumluluk düştüğünü, tüm üyelerin aynı inanç ve kararlılıkla sendikal çalışmalara omuz vermesi gerektiğini sözlerine ekledi.

Yabancı şirketlerin işçi haklarına saygılı olduğuna dair yaratılan algının gerçekçi olmadığını, UPS, DHL, Aras Kargo’da örneklerinde olduğu gibi, çokuluslu şirketlerde uzun soluklu bir mücadelenin ardından sendikal kazanımların sağlandığını aktaran Başkan Öztürk, “Sermayenin yerlisi yabancısı olmaz. Sermayenin bir tek amacı vardır, örgütsüz işçiyi ucuza çalıştırarak daha fazla kar elde etmektir. Onun için önümüzdeki dönemde de aynı kararlılıkla mücadelemizi sürdüreceğiz, MNG ve Yurtiçi Kargo işçilerini de sendikamızın çatısı altında birleştireceğiz, mutlaka başaracağız. Örgütsüz durumdaki araç muayene istasyonlarında da örgütlenmemizi sürdüreceğiz” dedi.

Sendikanıza omuz verin
Örgütlü çok uluslu kargo işyerleri ile Mersin Şubemize bağlı araç muayene işyerlerinde yeni dönem toplu iş sözleşme sürecine girileceğini anımsatan Başkan Öztürk, bu dönemde, üyelerimizin sendikal kazanımların bilincinde hareket etmesi gerektiğini ifade etti. Mersin-Hatay-Adana araç muayene sözleşmelerinin, enflasyonun yüzde 14’lerde olduğu bir süreçte yüzde 40 ücret zammı ve önemli ikramiye artışlarıyla sonuçlandırıldığını aktaran Başkan Öztürk, var olan kazanımların ilerletilmesi, ücret ve sosyal hakların enflasyon karşısında istenilen bir seviyeye getirilmesi için de örgütlü mücadeleye işaret etti.

Sendikamızın, önümüzdeki TİS sürecinde de elinden gelen çabayı göstereceğini belirten Başkan Öztürk, ‘Önümüzdeki sürecin zorlu bir süreç olacağının bilincindeyiz. Ancak birliğimizi bozmadan, sendikamızın arkasında durursak süreci yeni kazanımlarla tamamlayacağımıza inanıyoruz’ dedi.

‘İşimiz zor ama moralsizliğe düşmeyeceğiz, umudumuzu yitirmeyeceğiz. Türkiye işçi sınıfı tarihi mücadelelerle dolu bir tarihtir. Bugün ülkenin ekonomik durumundan kaynaklı içinde bulunduğumuz bu zorlu süreci hep birlikte aşacağız. İnanıyorum ki, emeğin hakkını aldığı, daha demokratik bir ülkeyi hep birlikte kuracağız’ diyen Genel Başkan Kenan Öztürk, genel kurula başarı dileklerinde bulunarak konuşmasını tamamladı.

Katılan Konuklar: Demiryol İş Yönetim Kurulu Üyesi Rüstem Yılmaz, Petrol İş Sendikası Eski Şube Başkanı Murat Marangoz, DİSK Genel İş Şube Başkanı Kemal Gürsoy, KESK Dönem Sözcüsü Eğitim Sen Şube Başkanı Mahmut Sümbül, Tüm Bel Sen Şube Başkanı Mustafa Özbay, BES Şube Başkanı Murat Doğan. Demiryol İş Mersin Şubesi, KESK Şubeleri ve Genel İş’in aralarında bulunduğu çok sayıda sendika şubesi çiçek göndererek genel kurulu selamladılar.

KONUKLARIN KONUŞMALARI
Divan Üyesi Özdemir Aslan konukları tanıttı. Daha sonra raporlar ibra edildi, kurullar aklandı. Konuklarımız söz alarak genel kurulu selamladılar.

DİSK Genel İş Şube Başkanı Kemal Gürsoy yaptığı konuşmada örgütlü mücadelenin önemine değindi. “Evet, yapılan konuşmalarda da belirtildiği gibi iki Türkiye var, biri sermayenin biri emekçilerin Türkiye’si. Biz emeğin Türkiye’sini hep birlikte kuracağız” dedi. ‘Bu krizi işçiler yaratmadı bedelini de ödemeyecekler’ diyen Gürsoy, birinci önceliğin emek, iş ve gelecek olduğunu belirtti. Gürsoy, grev yasaklamaları, adil vergi talebi ve krizin yükünü ödememek için birlikte mücadele vurgusu yaptı.

KESK Dönem Sözcüsü Eğitim Sen Şube Başkanı Mahmut Sümbül yaptığı konuşmada, yeni eğitim-öğretim döneminin başladığı şu günlerde bir eğitim emekçisi ve Mersin’de görevden ihraç edilen 133 kamu emekçisinden biri olarak gözlemlerini aktardı. Sümbül, emekçilerin okul giderlerini karşılamaktan zorlandıklarını bunun da gelirlerinin giderek eriyor olmasından kaynaklı olduğunu ifade etti. Kamu emekçilerinin de özel sektör işçileri gibi güvencesizliğe itildiğini, ekmeğinin her geçen gün küçüldüğünü belirten Sümbül, “Demokratik bir Türkiye’de insanca yaşamak için mücadele ediyoruz. Bu mücadelemizi birleştirdiğimiz düzeyde başarılı olacağımıza inanıyoruz” dedi.

DELEGELERİN KONUŞMALARI
Daha sonra delegelerimiz söz alarak genel kurulu selamladılar.

Sendikalı olmanın önemi
Delegelerimizden TÜVTÜRK Araç Muayene İstasyonu çalışanı Mehmet Akköz yaptığı konuşmada, yaklaşık 11 yıldır sendika üyesi olduğunu, zor süreçler, uzun uğraşlar sonucunda sendikal örgütlenmenin sağlandığını ve bunun sonucunda insanca çalışma şartlarının kavuştuklarını aktardı. Akköz, “Başkanımızın da belirttiği gibi biz ne alırsak alalım sevincimizin üzerinden daha iki ay geçmeden aldığımız zamlar anlamını yitiriyor. Bunun da üstesinden geleceğiz. Ve bunun için tüm araç muayene istasyonlarında örgütlenmemiz gerekiyor. Örgütsüz bir işçi bile kalmamalı. Eğer biz bunu başarırsak -ki ben buna tüm kalbimle inanıyorum- o zaman masada daha güçlü olacağız” dedi.

Güvence, sosyal hak, ücret…
Daha sonra söz alan TÜVTÜRK Araç Muayene İstasyonu çalışanı Hasan Karataş da uzun süren çabalar sonucunda 2013 yılında sendikamızda örgütlenerek işyerinde sendikalı bir düzene geçildiğini anlattı. İş güvencesinin, sosyal haklar ve ücret kazanımlarının sendikal örgütlenmenin en önemli kazanımlarından olduğunu belirten Karataş, Türkiye’deki emsal işyerleri arasında dört ikramiye alan tek bölge olunduğunu söyledi. “Bunu bireysel olarak değil, örgütlü olarak yaptık. Birlikten kuvvet doğar bilinciyle hareket ettik. Biz, bize değerli olduğumuzu hissettiren bir ailenin içindeyiz, sendikamızla gurur duyuyoruz” diyen Karataş, sendikalı olmanın önemini dile getirerek konuşmasını tamamladı.

Kadın çalışanlar için sendikanın önemi
Delegelerimizden Aras Kargo çalışanı Büşra Yeşilırmak da yaptığı konuşmada dört buçuk yıldan bu yana Aras Kargo bünyesinde çalışmakta olduğunu belirtti. Yeşilırmak, “Benden önceki arkadaşlarım bu zorlu süreçleri daha iyi biliyorlardır ama biz özellikle sendikanın kadın çalışanların hakları konusunda ne kadar yararlı olduğunu gördük. Sendikamızla birlikte, emeğimizi savunmaya devam edeceğiz” dedi.

Üretime önem verilmeli
Ambar işyeri çalışanı Mustafa Uysal da yaptığı konuşmada sendikal kazanımların önemine vurgu yaptı. Emekçiler olarak zor günlerden geçildiğini belirten Uysal, “İçinde bulunduğumuz duruma ilişkin genel başkanımızın dile getirdiği ‘nasıl bu duruma geldik?’ konusuna ek yapmak isterim. Evet. Hepimiz aynı gemideyiz ama biz emekçiler aşağıda kürek çekenler bazıları ise güvertede sefa sürenler. Biz birleşmediğimiz sürece bu böyle devam edecek” dedi. Çocukluk yıllarında, fırıncı babasının fırınını satarak köylerinde bir ev yaptırdığını, daha sonra bir kısım bağ bahçesini de elden çıkarmak zorunda kaldığını, ‘elde avuçta bir şey kalmayınca’ da şehirlere iş aramak için geldiklerini anlatan Uysal bu durumun ülke ekonomisinin bir özeti olduğunu vurguladı. ‘Köyümde ne iki yumurta alabileceğin tavuk besleyen bir aile ne de bir kilo yoğurt alacağın aile kalmış. Herkes hazır yemeye başlamış. Üretim yapmazsan eninde sonunda başkalarına muhtaç olacaksın’ diyen Uysal, üretim ekonomisinin yoksulluktan çıkışın bir yolu olduğunu söyledi.

SEÇİMLER YAPILDI
Genel Kurul, şube yönetimi ve zorunlu organların belirlenmesi için İlçe Seçim Kurulu gözetiminde yapılan seçimlerle devam etti. Yapılan seçimler ve delegelerin oyları sonucunda Savaş Gürkan şube başkanı oldu. Muhittin Yaşar Aktekin şube sekreteri, Volkan Şen şube mali sekreteri oldu. Diğer zorunlu organlar şu şekilde belirlendi;
Şube Yönetim Kurulu Üyeleri: Mehmet Gültekin, Mehmet Akköz.
Şube Denetleme Kurulu Üyeleri: Kenan Zerenman, Mustafa Kıngıl, Haluk Kenan Türkkan.
Şube Disiplin Kurulu Üyeleri: Olcay Ekinci, Süleyman Soylu, Ferhat Çeken.

Foto Albüm: Mersin Şube 4. Genel Kurulu