Kadına yönelik şiddet, dünyada yaygın bir insan hakkı ihlali olarak devam etmektedir. Dünya genelinde her üç kadından biri fiziksel, ekonomik, psikolojik ve diğer türleri olmak üzere şiddete maruz kalmaktadır. Kadına yönelik şiddet, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. İşsizliğin, yoksulluğun, güvencesiz ve kayıt dışı çalışmanın arttığı koşullarda kadına yönelik şiddet artmaktadır.
Ne yazık ki ülkemiz, Avrupa ve OECD ülkeleri arasında, fiziksel veya cinsel şiddet gören kadın oranının en yüksek olduğu ülkelerden biridir. Ülkemizde her 10 kadından 4’ü yaşamının bir döneminde, eşi, bir yakını veya çalışma arkadaşı tarafından şiddete uğramaktadır.
Yasaların etkin şekilde uygulanmaması, kadına yönelik şiddet suçunun cezasız bırakılması şiddetle mücadeleyi engelleyici unsurlardandır. Ülkemizde son yıllarda kadına yönelik şiddet yüzde 25 oranında artmıştır. Şiddet gören kadınların büyük çoğunluğu korunma başvurusunda bulunduğu halde korunmamıştır. Buna rağmen Türkiye 20 Mart 2021’de Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmiştir.
Kadına yönelik şiddet ve cinsel taciz, çalışma yaşamında da karşı karşıya bulunulan sorunların başında gelmektedir. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) yaptığı bir araştırmaya göre, kadına yönelik şiddet ve taciz, dünya çapında çalışanların karşı karşıya bulundukları en büyük risklerden birini oluşturuyor. Aynı araştırmaya göre, çalışma yaşamında genç kadınların cinsel şiddet ve tacize maruz kalma olasılığı genç erkeklere göre iki kat daha fazla. Yine, göçmen kadınların cinsel şiddet ve tacizden şikayet olasılığı göçmen olmayanlara göre iki kat daha yüksek.
İşyerinde şiddet ve cinsel taciz, temel bir hak olan çalışma hakkını da ihlal etmektedir. Kadına yönelik ruhsal ve fiziksel güç kullanılarak uygulanan şiddetin yanında, yıldırma amaçlı yapılan mobbing de işyerinde yaygın şiddet türlerinin başında geliyor. Bu nedenle, kadına yönelik şiddet ve taciz konusunda kapsamlı bir metin oluşturan ILO 190 sayılı sözleşmenin ülkemizde de kabul edilmesi ve etkin kılınması konusu önem kazanmaktadır.
Kadına yönelik şiddetle mücadelede bir farkındalık oluşturma günü olan ‘25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’nde, nerede ve hangi biçimde olursa olsun kadına yönelik şiddete ‘hayır’ diyoruz.
Evde, sokakta, işyerinde kadına yönelik şiddetin son bulması, çalışma yaşamında eşitliğin ve işyerinde huzur ve güven ortamının sağlanması; kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda kapsamlı bir belge olan İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden yürürlüğe girmesi ve ILO 190 Sayılı Sözleşmenin kabul edilmesi için mücadele etmeye devam edeceğiz.
Evde, sokakta, işyerinde kadına yönelik şiddete hayır!
Güvenceli iş, şiddetsiz bir yaşam için kadınlar sendikalara!