Son aylarda sıklaşan yolcu otobüsü kazalarına yenileri eklendi. Dün iki kazada 45 kişi yaralandı. Uzmanlar ve sendikacılara göre kazalara şirketlerin kâr hırsı neden oluyor; daha sıkı denetim ve şoförlerin çalışma koşullarının iyileştirilmesi gerekiyor.
Son zamanlarda kamuoyunun gündemine sık sık ölümlü, yaralanmalı şehirlerarası otobüs kazaları geliyor. Çoğu zaman yüksek hızla veya uykusuz araç kullanımından kaynaklanan kazalar, kış mevsimiyle beraber daha da sıklaştı. Son olarak Kütahya’nın Gediz ilçesinde bir yolcu otobüsünün devrilmesiyle 18 kişi yaralandı. Şehirlerarası yolculuk sektöründe çalışma koşullarını ve denetim eksikliğini Makine Mühendisleri Odası Motorlu Taşıt Komisyonundan Makine Yüksek Mühendisi Alpay Lök ve Tüm Taşıma İşçileri Sendikası (TÜMTİS) Genel Başkanı Kenan Öztürk’le konuştuk.
“SİSTEMLER DEVRE DIŞI BIRAKILIYOR”
Şehirlerarası otobüs yolculuklarında sistemsel bir sorun olduğunu, risklerin iyi yönetilmediğini ifade eden Lök, “Birçok risk var. Bu riskler denetimle, sürücüyle, araçla, yol şartlarıyla ilgili olabiliyor” dedi. Otobüslerde fabrika çıkışı takılı olan ve 100km/h’a ayarlı olan Hız Sınırlayıcı donanımlar olduğunu ancak bununla ilgili bir denetim sistemi olmadığından sonrasında firmalar tarafından iptal edildiğini anlatan Lök, “Hız kinetik enerjiyi artırır, çarpışma sırasında vereceği hasar artar. Örneğin iki dingilli, 18 ton bir otobüs 141km/h ile giderse kinetik enerjisi ikiye katlanıyor. 36 tonluk bir otobüs çarpmış gibi hasar veriyor” diye konuştu. Avrupa’da hız sınırlayıcıları denetlemeyeni muayenede hafif kusur olarak gören, otobüslerin 100 km hızın üzerinde gidebildiği tek ülkenin Türkiye olduğunu ifade eden Lök, sürücülerin odada değil bagajda uyuduğunu ekledi. Bir sürücünün kendisine motor sesi durduğunda uyandığını anlatan Lök, “Böyle bir uyku düşünebiliyor musunuz? Neredeyse savaş şartlarında uyumak gibi bir şey bu” ifadelerini kullandı.
“ARAÇ MUAYENELERİ 1996’DAN KALMA”
Aynı zamanda kış aylarında otobüs kazalarının artmasının de tesadüf olmadığını anlatan Lök, kış lastiklerine ilişkin “Kışın otobüslerin sadece arka tekerlerine, yanında üç tepeli dağ içinde kar tanesi logosu olan kış lastiği yerine, M+S lastikleri kabul görüyor” dedi. Kış lastiğinin farklı bir malzemeden yapıldığını ve soğuğa dayanıklı olduğunu vurgulayan Lök, “Bu lastikler de hiçbir riski karşılamıyor. Yine bir başka konu da yolcuların emniyet kemeri zorunluluğunun takip edilmemesi ve çoğu yolcunun emniyet kemeri takmaması” diye konuştu.
Otobüslerin hız sınırlayıcılarını devre dışı bırakan merdiven altı bir sektörün olduğunu ifade eden Lök, “Bu atölyelerde frenle ilgili elektronik sistemler, hız sınırlayıcılar, takograf gibi sistemler sabunlanıyor” diye anlattı. Lök, sürücülerin bu kazaların sorumluluk zincirinde en son ve zayıf halka olduğunun altını çizdi. Başka bir problemin de araç muayenelerinin AB seviyesinde olmaması olduğunu vurgulayan Lök, muayenelerde arıza teşhis cihazı kullanılmadığını, sistemlerin iptalini yakalamadığını söyledi. Türkiye’de araç muayenelerinin 1996 seviyesinde olduğunu o tarihten bu yana Avrupa’da araç muayene kriterlerinin iki defa değiştiğini aktaran Lök, Almanya’da şehirler arası otobüslerin 3’ü sökme/takmalı muayene olmak üzere yılda 4 kez muayene edildiğini aktardı.
“ÖRGÜTLÜ İŞYERLERİNDE İŞ CİNAYETLERİ AZALIYOR”
TÜMTİS Genel Başkanı Kenan Öztürk ise uzun yol şoförlerinin çalışma koşullarına dikkat çekti. Otobüs firmalarında çalışan işçilerin güvencesiz ve örgütsüz olduğunu ifade eden Öztürk, “Şirketlerin kâr hırsı işçiler üzerindeki mobbinge varan baskıya ve sürekli yarıştırma hâline sebep oluyor. Denetimsizlik sebebiyle ise firmalar kuralların hiçbirine uymuyor” dedi. Özellikle yolculuğun kısa sürmesi üzerine firmalar arasındaki rekabete de dikkat çeken Öztürk, “Örneğin bir kısmı prim üzerinden, yaptığı sefer başına ücret alıyor. Böyle olunca canı pahasına, dinlenemeden çalışıyor” diye konuştu.
Otobüs firmaları içerisindeki sendikal örgütlenme çabalarının kayıt dışılık, taşeron çalışma gibi sebeplerden dolayı başarılı sonuçlanmadığını anlatan Öztürk, sendikanın örgütlü olduğu kargo şirketlerinde çalışan uzun yol şoförlerinin şartlarını, “Örgütlü olduğumuz şirketlerde dinlenme molaları, dönüşümlü yolculuk gibi haklar var ve işveren bunlara uymak zorunda. Çünkü işverenin kurala uymadığı durumda işçinin yanında bir sendikası var. Ve bu şirketlerde iş cinayetlerinin sayısı geçmişe göre dibe inmiş durumda” diye anlattı. Öztürk, asıl çözümün çalışma koşullarının iyileşmesi ve işverenin denetlenmesi olduğuna dikkat çekti.
Kaynak: Günlük Evrensel