‘ZORDAYIZ GEÇİNEMİYORUZ’ EYLEM SÜRECİ KAPSAMINDA İŞYERLERİNDE BASIN AÇIKLAMALARI YAPILDI

‘Zordayız Geçinemiyoruz’ başlığı altında Türk-İş Konfederasyonumuzun aldığı eylem kararlarının bir devamı olarak bugün (24 Eylül 2024) işyerleri önünde oturma eylemleri ve basın açıklamaları düzenlendi.

İçinde bulunulan sorunlara dikkat çekmek amacıyla Türk-İş Başkanlar Kurulu tarafından bir dizi eylem kararı alınmış, bu kapsamda geçtiğimiz ay 81 ilde basın açıklaması yapılmış, 26 Ağustos’ta Tekirdağ/Çerkezköy’de, 3 Eylül’de ise Zonguldak’ta mitingler düzenlenmişti.İstanbul Ambarlar Sitesinde yapılan basın açıklaması

SENDİKAMIZ KİTLESEL KATILIM SAĞLADI

Sendikamız şubeleri eyleme eksiksiz ve kitlesel olarak katılım sağladı.

Alınan karar doğrultusunda İstanbul başta olmak üzere şubelerimizin olduğu Gebze, Ankara, Adana, İzmir, Bursa, Gaziantep, Mersin ve Samsun’da ve bağlı illerde üyelerimizin yoğun katılımı ile basın açıklamaları yapıldı.

İstanbul’da örgütlü olduğumuz UPS Kargo, Aras Kargo ve Ambar işyerlerinde basın açıklamaları yapıldı.

İstanbul ambarlar sitesinde yapılan açıklama, Genel Başkanımız Kenan Öztürk, Genel Sekreterimiz Muharrem Yıldırım ve İstanbul 1 No’lu Şube Başkanımız Ersin Türkmen, şube yöneticilerimiz ve üyelerimizin katılımıyla yapıldı.

Burada konuşan Genel Başkanımız Kenan Öztürk, vergi adaletsizliği, emeklilik hakkının geriye götürülmesi, düşük ücret uygulamaları, kayıtdışı çalışma gibi güncel sorunlara değinerek talepleri dile getirdi ve mücadele vurgusu yaptı. Şube Başkanımız Ersin Türkmen ortak açıklamayı okudu.

 

UPS Hadımköy

UPS İstanbul Hadımköy Aktarma Merkezi önünde yapılan açıklama sırasında konuşan Genel Sekreterimiz Muharrem Yıldırım da işçilerin güncel taleplerine değindi ve örgütlü mücadele vurgusu yaptı. Şube Yöneticimiz Olgun Ballıkaya ortak açıklamayı okudu.

İstanbul Şubemize bağlı Aras Kargo işyerlerinde de etkinlikler yapıldı.

***

UPS Kurtköy
Gebze/Anadolu Yakası Ambarlar

Gebze şubemize bağlı işyerlerinde de açıklamalar yapıldı. Genel Mali Sekreterimiz Seyfi Erez üyelerimize hitap ederek güncel sorunları dile getirdi ve mücadele vurgusu yaptı. Şube Yöneticimiz Yusuf Kaygısız ortak açıklamayı okudu.

ŞUBELERİMİZDE GEÇİNEMİYORUZ EYLEMLERİ YAPILDI

Adana, Ankara, İzmir, Mersin, Bursa, Samsun, Gaziantep şubemizde de basın açıklamaları yapıldı. Şube başkan ve yöneticilerimiz ile üyelerimizin katılımı ile yapılan açıklamalarda ‘İnsanca ücret, vergi adaleti, enflasyon ve hayat pahalılığına’ ilişkin tepki ve talepler dile getirildi ve Türk-İş tarafından kaleme alınan ortak bildiri okundu.

(Foto Galeri: Şubelerde yapılan basın açıklamalarından)

 

TÜRK-İŞ BİLDİRİSİNDE ŞU VURGULARA YER VERİLDİ

“Hayat pahalılığı, Satın alma gücümüzdeki gerileme, Adaletsiz vergi sistemi, Kamu işyerlerinde ücret dengesizliği, İşsizlik, Güvencesiz çalıştırma ve Kayıtdışı ve mülteci istihdamı gibi sorunlar… Başta işçiler olmak üzere, toplumun büyük bir bölümünün yaşama şartlarını ağırlaştırmaktadır. Yani mutlu bir azınlık dışında halkımız geçim sıkıntısıyla mücadele etmektedir.

Yaşadığımız sorunlara dikkat çekmek için önce geçtiğimiz ay 81 ilde basın açıklaması yaptık. Ardından 26 Ağustos’ta Tekirdağ/Çerkezköy’de, 3 Eylül’de ise Zonguldak’ta on binlerce işçinin katıldığı mitingler yaptık.

Sesimizi duyurmak istedik. Sağduyulu davranmaya gayret ettik. Diyalog kapılarını açık tuttuk. Ancak bir sonuç alamadık.

Sürekli sabırlı olmamız istendi. Ama bıçak kemiğe dayandı. Bundan sonra sözümüzü meydanlarda yüzbinler ile söyleyeceğiz. Ekonomik krizin bedelini işçiler olarak biz ödemeyeceğiz.

Zamlar, hayat pahalılığı

Markete, pazara, temel tüketim ürünlerine, tepeden tırnağa her şeye her gün zam geliyor. Dün aldığımızı aynı fiyatla bugün alamaz olduk.

Büyükşehirlerde ev kiraları ortalamada asgari ücretin üzerine çıktı.

Okullar açıldı, eğitim masrafları altından kalkılamaz bir hale geldi. Analar, babalar “çocuğumuzu okula nasıl göndereceğiz” diyor.

Elektriğe ve doğalgaza geçtiğimiz aylarda yüzde 38 zam geldi. Önümüz kış… İşçisi, emeklisi kışı nasıl geçireceğiz diye kara kara düşünüyor.

Kişi başına düşen gelir artıyor ama işçinin ve emeklisinin geliri değil sefaleti artıyor. Ülkemizde gelir adaleti hızla bozuldu.

İşçilerin milli gelirden aldığı pay azalırken işverenlerin payı her geçen gün artmaktadır.

Buradan tekrar söylüyoruz: Asgari ücretin açlık sınırının altında olduğu, en düşük emekli maaşının asgari ücretten de düşük olduğu bir toplumda huzuru tesis etmek mümkün değildir. Sosyal barış olmaz.

Enflasyon rakamları…

Geçmiş yıllarda da ekonomik krizler yaşandı. Geçim şartları ağırlaştı. Ancak bu dönemde olduğu kadar yoksulluk görülmedi. İşçiler mağdur olmadı.

Enflasyon kadar ücret zammı yoksulluğun sürmesidir.

Kaldı ki açıklanan enflasyon yaşadığımızı gerçeğin çok uzağındadır. Bizi yansıtmıyor. Açıklanan resmi enflasyona göre belirlenen ücret zammı bizi daha da yoksullaştırıyor. Gerçek enflasyon oranları açıklanmazsa bu kayıp daha da artacaktır.

Enflasyonun bir an önce gerçek seviyesinde açıklanması için gerekli adımlar atılmalıdır.

İşçiler enflasyonun sebebi değildir. Enflasyonu düşürmek için fedakarlığı kazancını ve servetini artıranlar yapmalıdır.

Gelir ve vergi adaleti

Ülkemizde gelir adaletini sağlamak için vergide adaletin sağlanması gerekir.

Az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınmalıdır. Bu ülkenin sağladığı kaynakları kullanarak servet elde edenler var. Ama işçinin ödediği kadar vergi vermiyorlar. .

İşçiler 12 ay çalışmakta ve fakat 2,5 aylığını vergi olarak ödemek zorunda kalmaktadır. Yaptıkları her harcamada KDV’si, ÖTV’si olmak üzere ödediği dolaylı vergi var.

Vergi sisteminde acil olarak düzenleme yapılmalıdır. Gelir vergisi tarife basamakları ve oranları kabul edilebilir düzeyde güncellenmelidir. İşçi ücretlerinin üzerindeki vergi yükü azaltılmalıdır.

Gelir vergisi tarifesi ilk basamağı, geçmiş yıllarda olduğu gibi, brüt asgari ücretin 12 katından az olmamalıdır. Gelir vergisi oranı bütün işçiler için yüzde 15’de sabitlenmelidir. İşçilere yapılan sosyal amaçlı ödemelerden vergi kesilmemelidir.

Emekli aylığı bağlanma oranları

Sosyal güvenlik sistemimizde birçok sorun çözüm beklemektedir. Ancak bu sorunlara yenileri de eklenmektedir.

Emekli aylığı bağlanmasında geçmişte yapılan düzenlemelerin ne anlama geldiği bugün daha iyi anlaşılmaktadır.

Aynı işyerinde aynı dönemde çalışan iki işçiye emekli aylığı başvuru tarihleri farklı olduğu için farklı aylık bağlanabilmektedir.

Uygulanan sosyal güvenlik sistemi nedeniyle, enflasyon farkının yüksek olduğu bu dönemde, 2024 yılı içerisinde emekli aylığı talebinde bulunanların emekli aylıkları, 2025 yılında başvuracaklara göre daha fazla olacaktır.

Bu durum birçok işçinin emeklilik başvurusu yapmasına sebep olmaktadır. Nitelikli çalışanlar oluşacak fark sebebiyle emekli olmayı tercih etmektedir.

Bu mağduriyetin yaşanmaması için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır. İşçinin hak kaybına uğramasının önüne geçilmelidir.

Kıdem Tazminatı

Geçimini emeği ile sağlayan işçilerin emeklilik döneminde önemli bir güvencesi alacağı kıdem tazminatıdır.

İşçiler geçmiş yıllarda kıdem tazminatları ile iyi kötü bir ev alabilmekte, çocuklarını evlendirmekteydi.

Bu sebeple yıllarca kıdem tazminatına her el uzatıldığında, meydanlarda “kızımın çeyizi oğlumun düğün parası” dedik, ortadan kaldırılmasına karşı durduk.

Sendikalar olarak verdiğimiz mücadeleyle bu güne kadar kıdem tazminatına dokundurtmadık. Ancak kıdem tazminatı da zaman içinde eridi.

Kıdem tazminatı tavanı uygulaması işçilerin mağduriyetini her geçen gün arttırdı.

Bu mağduriyetin ortadan kaldırılması için kıdem tazminatı tavan miktarının brüt asgari ücretin 7,5 katı olması gerekmektedir.”