SENDİKAMIZIN GENİŞLETİLMİŞ BAŞKANLAR KURULU TOPLANTISI GERÇEKLEŞTİ

Genişletilmiş Başkanlar Kurulumuz gündemdeki konuları görüşmek üzere 07.11.2024 tarihinde Genel Başkan Kenan Öztürk başkanlığında toplandı.

Sendikamız genel merkezinde gerçekleşen toplantıda, güncel ekonomik ve politik gelişmeler ile çalışma hayatı, devam eden TİS görüşmeleri ve örgütlenme çalışmalarına ilişkin konular ele alınıp görüşüldü.

Toplantı, Genel Başkanımız Kenan Öztürk’ün açılış konuşması ile başladı. Başkan Öztürk, son dönemde yaşanan gelişmelere ilişkin değerlendirmeler yaptığı konuşmasında, 2018’de başlayıp halen devam eden, yıkım gücü giderek artan ekonomik krizin bütün yükünün emekçilerin sırtına yıkılmak istendiğini, siyasal iktidarın ve sermaye sınıfının emekçileri açlık ve sefalete mahkûm eden bu politikalardan vazgeçmeyi düşünmediğini, aksine, Orta Vadeli Program (OVP) gibi süslü adlarla pazarlanan ‘yıkım programlarıyla’ emekçilerin daha kötü koşullara razı edilmeye çalışıldığını ifade etti. Böylesine büyük yıkım programlarına karşı emek mücadelesinin önemine vurgu yapan Genel Başkan;

Yine, düşük ücret dayatmalarının bir devamı olarak 2025 yılı asgari ücreti için enflasyonun altında bir artışın planlandığını belirterek; “Kah merkez bankası yetkilileri, kah IMF, kah hükümet sözcüleri asgari ücrete yüzde 25 zam söylentilerini dillendirip işçileri düşük zam dayatmalarına razı etmeye çalışıyorlar. Görünen o ki; emekçimizi enflasyona ezdirmeyiz denilen noktadan, TÜİK enflasyonunun bile altında bir artışı çok gören noktaya gelinmiştir. Reel alım gücü 8 bin lira civarına düşen asgari ücrete yıl ortasında zam yapmayarak emekçiyi enflasyona ezdiren hükümet, yeni zamla kayıplarını gidermeyi umut eden emekçileri bir kez daha hayal kırıklığına uğratmak istemektedir. Emekçiler, daha kayıplarını bile telafi edemeden, sermaye sınıfı ve hükümet, bir hamle daha yapmanın hazırlığını yapmaktadırlar” dedi.

Başta toplu iş sözleşmeleri olmak üzere memur maaş artışlarında, emekli maaşlarında ve birçok kalemde ölçüt alınması sebebiyle, asgari ücretin, sendikalı ve sendikasız tüm emekçileri, emeklileri ve hatta bütün halkı ilgilendiren bir konu olduğunu belirten Başkan Öztürk, sendikaların da asgari ücret konusunda ‘nasıl olsa bizi ilgilendirmiyor’ gibi bir yaklaşım içerisinde olamayacağını belirterek, ‘konuyu mücadele gündemimize alıp daha kararlı bir mücadele sergilememiz gerekir’ dedi.

Ankara’da yapılan mitingin bu anlamda önemli olduğunu, talepleri bakımından da önemli olan bu gibi miting ve eylemliliklerin devam ettirilmesi gerektiğini vurgulayan Öztürk, ‘Mesele miting yapmak değil, talepleri elde etmektir’ diyerek talepler kabul edilene kadar Ankara mitingi gibi örneklerin çoğaltılması gerektiğini söyledi.

Hep, milli gelirin yüzde 48’ini alan sermaye sınıfı lehine kararlar alan hükümetin bu uygulamalarıyla sosyal adaleti yok etmekle kalmadığını, aynı zamanda hukuku da zedeleyen uygulamalara imza attığını belirten Öztürk, emek mücadelesinin aynı zamanda bir demokrasi mücadelesi olduğunu ve hukukun, demokrasinin olmadığı yerde emeğin haklarının güvencede olamayacağını dile getirerek, sendikaların ve emek örgütlerinin demokrasi mücadelesine sahip çıkmasının bir gereklilik, hatta zorunluluk olduğunu ifade etti.

Konuşmasının devamında, işkolumuzda yaygınlaşan esnek ve güvencesiz çalışma biçimleri ile buna ilişkin mücadele, yeni yerlerin örgütlenmesi gibi sendikamızın gündemindeki konulara ilişkin değerlendirmeler yapan Genel Başkan, girilen TİS sürecine ilişkin olarak ‘pek çok işyerimizde TİS sürecine girmiş bulunuyoruz. Bu süreci başarıyla sonuçlandırmak gibi bir sorumluluğumuz var’ dedi.

Daha sonra Başkanlar Kurulu üyesi genel merkez yöneticilerimiz ile şube başkanlarımız ve şube yöneticilerimiz söz alarak çalışma alanlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundular.

Genişletilmiş Başkanlar Kurulumuzun gündeme ilişkin değerlendirmeleri şöyleydi;  

*Sorumlusu olmadıkları bir krizin faturasını ödemekle karşı karşıya bırakılan emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları giderek zorlaşmıştır. Krizden çıkmak için dayatılan açlık, yoksulluk ve düşük ücret politikalarına karşı örgütlenmeyi büyütmekten başka yol kalmamıştır. Yüzbinlerin katılımıyla gerçekleşen Ankara mitingi bu anlamda önemli olmuştur. Vergide adalet istiyoruz şeklinde ifadesini bulan bu talepleri kabul ettirmenin, emeğe ve emeğin haklarına yönelik saldırıları püskürtmenin yolu, bu ve benzeri mücadeleleri büyütmekten geçmektedir. Ankara mitingi bunun yolunu bir kez daha göstermiştir.

*Çalışma hayatında güvencesiz, esnek çalışma biçimleri artmaya devam etmekte, çağın gelişen teknolojik olanakları da işçileri köleleştirmenin aracına dönüştürülmektedir. İşkolumuzda bir süredir devam eden ‘esnaf kurye’ veya ‘girişimci kurye’ furyası devam etmektedir. Pandemi sürecinde artış gösteren bu esnek ve kuralsız çalışma modeli sektörün genelinde yaygın hale getirilmek istenmektedir. Bu model ile işler esnaf kuryeye verilmekte, kadrolu işçi sayısında azaltmaya giden firmalar diğerleri üzerinde rekabet baskısı oluşturmaktadır. Firmalar bu model ile kendi sorumluluklarından kurtulmak istemektedir. Çünkü bu modelde sigorta, emeklilik primi, kıdem tazminatı gibi işçi-işveren ilişkisinden doğan haklar yoktur. Kurdukları şahıs şirketinin sahibi görünen esnaf kuryeler, işveren gibi kabul edilmekte ve sendikaya üye olmaları da imkânsız hale gelmektedir. Tamamen prim ve hız sistemine dayalı bu sistem kısa vadede kazanç sağlamış gözükse de uzun vadede pek çok hakkı ortadan kaldırmayı amaçlamaktadır. Dolayısıyla bu sistem aldatıcıdır.

Çalışma hukukunda dahi tanımı olmayan bu modele karşı, sendikamız ilgili bakanlığı tedbir almaya çağırmaktadır. Çalışma Bakanlığı’nın 2022 yılı başında kontak kapatma eylemlerinin bir sonucu olarak gündemine aldığı ancak daha sonra rafa kaldırdığı kuryelerin işçilik haklarını düzenleyen çalışmasını da bir an önce tamamlamasını talep ediyoruz. İşçilerin ihtiyacı, esnek ve kuralsız değil; güvenceli, sendikalı çalışmadır.

*Sendikamız, tüm zorluklara rağmen işkolunda örgütlenme çalışmalarını ısrarlı ve kararlı bir şekilde sürdürmektedir. Yaptığı örgütlenme çalışmalarıyla ve imzaladığı TİS’lerle Türkiye’de ilk defa kargolarda 8 saat çalışma, fazla mesai ücreti, ikramiye ve sosyal hak gibi kazanımların elde edilmesini sağlayan sendikamız, kargo işçilerinin kazanımlarını koruma ve büyütme mücadelesini kararlıkla sürdürmektedir.

E-ticaretin de etsiyle işkolumuz Taşımacılık, her geçen gün büyümektedir. Bununla birlikte, işkolumuzda çalışan işçilerin önemli bir bölümü sendikal haklardan mahrum, fazla mesai ücreti dahi almadan uzun saatlerle, güvencesiz koşullarda çalışmaktadır. Bu işçilerin de sendikalı ve toplu sözleşmeli bir çalışma düzenine kavuşturulması için çalışmalarımız devam etmektedir.

Kısa bir süre önce Alman sermayeli DHL tarafından satın alınan MNG Kargo’da, örgütlenme çalışmalarında önemli bir aşamaya geldik. Sendikamız önemli oranda bir üye sayısına ulaşmıştır. Ancak yasanın aradığı yeter sayıya ulaşmamız için henüz üyeliğini yapmamış olan MNG çalışanlarının da e-devlet üzerinden üyelik başvurularını yapmaları gerekmektedir. MNG Kargo’da sendikalı günler uzak değil. İnanıyoruz ki MNG Kargo işçisi de başaracak ve sendikal haklara kavuşacak. Tüm üyelerimizi MNG Kargo işçilerinin sendikalaşma mücadelesine destek vermeye çağırıyoruz.

*Sendikamız, örgütlü bulunduğu UPS Kargo, DHL Lojistik, Aras Kargo, Adana-Mersin-Hatay Araç Muayene İstasyonları ile yeni örgütlendiğimiz DHL Express ve Ultimate Taşımacılık Ekipmanları A.Ş. işyerinde yeni dönem TİS sürecine girmiştir. Sendikamız, üyeleriyle birlikte sürdürdüğü yeni dönem TİS sürecini kazanılmış haklarımızdan taviz vermeden, üzerine yeni kazanımlar ekleyerek tamamlama kararlılığındadır.