EVDEN ÇALIŞMADA YASAYA AYKIRI UYGULAMALAR

 

Evden çalışma hakkında yazdığım yazılara gelen tepkiler gösteriyor ki evden çalışmaya ilişkin yasal düzenleme hiç yokmuş gibi bir süreç işliyor.

Kendisinin yasa karşısında “işçi” olduğunu kabul etmekte zorlanan beyaz yakalı, bu kez de evden çalışma (uzaktan çalışma) için yasada düzenlenmiş maddeleri üstüne alınmıyor anlaşılan.

Söz konusu evden çalışma pandemi döneminde yaygınlaşıp, evden çalışma beyaz yakalıya kadar gelince nedense öncesinde var olan “evden çalışma-uzaktan çalışma” yasalarını anmakta zorlanıyor her iki taraf da.

Evden çalışmayı düzenleyen yasalar var ancak işveren genellikle bunu görmezden geliyor, pandemiye özel düzenleme gelmesi gerekiyormuş gibi ortalıktaki kafa karışıklığından yararlanarak zaman kazanıyor.

İşveren yasal düzenleme kendisini bağlamıyormuş gibi iş organizasyonu yapıyorken çalışan da işverenin her söylediği yasalmış gibi işverenin yasa dışı uygulamalarına katlanmak zorunda kalıyor.

Çarpıcı olan ise evden çalışmanın nerdeyse bir lütuf gibi sunuluyor olması. İşveren evden çalışmaya geçerek çalışanına iyilik yapıyor, çalışan da bu iyilik karşısında işin yasal zeminini hiç sorgulamadan işverenden gelen talimatlara uyma zorunluluğu duyuyor. Ortaya ise keyfi, yani yasal adıyla işçileri sözcüğün tam anlamıyla esir hale getiren bir çalışma biçimi ortaya çıkıyor. Çalışanlardan bize ulaşan bilgileri sınıflandırdığımızda karşımıza çıkan manzara şöyle:

Evden çalışanların en önemli yakınma konuları çalışma süreleri. Diyorlar ki:

“Çalışma saatleri insanca düzenlenmeli. Olağanüstü durumlar dışında, sanki ofiste çalışılıyormuş gibi düşünülerek belirli saatler içinde çalışılmalı. İşle ilgili yazışma/brief/talep vs. bu saatler içinde kalmalı”.

“En önemli ihlal tabii ki mesai saatleri. Hatta artık öğle arası kavramı da kalmadı ve o da çalışma saatlerine dahil edildi. Öğle arası konan ‘meet’lerin haddi hesabı yok”.

“Hemen hemen her akşam müşteri grupları da evden çalıştığı için, iş yazılıyor. Bu saat 8-10-11 fark etmiyor. Hemen yapıp göndermeniz beklenmese de gördüğünüz anda ertesi günün stresi başlıyor. Ofisli çalışırken bu kadar yaygın değildi. Sabah girilirdi”.

Öncelikle vurgulayalım ki, İş Yasası’nın çalışma sürelerini, dinlenme sürelerini düzenleyen hükümleri evden çalışanlar için de geçerlidir. 5857 sayılı İş Yasası’nın 14. maddesine göre evden çalışmada (yasanın deyişiyle “uzaktan çalışma”da) “işçiler, esaslı neden olmadıkça salt iş sözleşmesinin niteliğinden ötürü emsal işçiye göre farklı işleme tabi tutulamaz”.

Dolayısıyla çalışma süresi, çalışanın iş gücünü işverenin emir ve talimatlarına hazır hale getirdiği an başlar. Haftalık çalışma süresi 45 saattir. Haftalık 45 saatlik çalışma süresini aşan çalışmalar fazla çalışmadır.

Günlük çalışma süresi haftalık 45 saatlik çalışma süresinin haftanın çalışılan günlerine bölünmesiyle bulunur. Günlük çalışma süresi fazla çalışmalar dahil hiçbir durumda günde 11 saati aşamaz. Yılda 270 saatten fazla işçiye rızasıyla dahi fazla çalışma yaptırılamaz.

Hafta tatili verilmemesi yasaya aykırı bir uygulama olarak sürüyor. Deniliyor ki:

“Hafta sonu nasılsa herkese eve kilitli diye pat diye bir iş istenebiliyor. Dün başıma geldi daha. Normalde bağlı olarak çalışmadığım bir … direktör ilan yapmamı istedi. Ben de 3 hafta sonudur çalıştığımı, ailemle ve evle ilgilenmem gerektiğini yazdım”.

Oysa, işveren İş Yasası’nın 46. maddesine göre haftalık 45 saatlik çalışma süresini dolduran işçilere “Yedi günlük bir zaman dilimi içinde kesintisiz en az yirmi dört saat dinlenme (hafta tatili) verilir”.

Hafta tatili işveren tarafından bölünemez. Hafta tatilinde işçi erişilmeme hakkına sahiptir.

Evden çalışan işçilerin dile getirdikleri bir diğer konu iş araç ve gereçlerinin işveren tarafından sağlanmamasıdır. Diyorlar ki:

“İnternet kendi internetim, elektrik tabii ki kendimiz ödüyoruz, neredeyse günde 15 saat kullandığım şeyler bunlar. 400 TL elektrik ödüyorum”.

“İnternet paketimi ve hızımı da cepten ödeyerek yükselttim mecburen. Çünkü iş için gerekli”.

“Teknik destek konusunda sıkıntılar yaşanıyor. Bilgisayar bakımları bizi etkiliyor”.

“Masa balkon masam :))”

İşverenin iş araç ve gereçlerini sağlama yükümlülüğü Türk Borçlar Kanunu (TBK) 413 maddesinden doğmaktadır. Anılan maddeye göre “Aksine anlaşma veya yerel adet yoksa, işveren işçiye bu iş için gerekli araçları ve malzemeyi sağlamakla yükümlüdür.

İşçi işverenle anlaşarak kendi araç veya malzemesini işin görülmesine özgülerse, aksi anlaşmada kararlaştırılmadıkça veya yerel adet bulunmadıkça işveren, bunun için işçiye uygun bir karşılık ödemekle yükümlüdür”.

Dolayısıyla işveren evde çalışmada bilgisayar, internet donanımı sağlamak, elektrik internet masrafı vb. giderleri karşılamak zorundadır.

İş sadece gelir getiren bir faaliyet değildir. İş sosyal kimlik, bir sosyalleşme aracıdır. Evden çalışmanın çalışanı-işçiyi eve hapseden niteliği çalışanın-işçinin sosyal iyilik halini tehdit etmektedir. Gerçekten de bu işçiler diyor ki:

Sosyal hayatın azalması, hep tek başınasınız bilgisayar karşısında, bir çift laf, tartışılacak kişi yok bir de, çalıştığınız saatlerle kendinize ayırdığınız saatler birbirine karışıyor. Kendimi sürekli çalışıyor sanıyorum. Bilgisayarım 7-24 açık.

Tatmin edici ciddi bir zam yapmadılar.

Psikolojik bir baskı da var insanların üzerinde çalışma bakımından.

Yöneticiler çalışanları takdir etmiyor ve güven sorunu yaşanıyor. Ben birkaç kişiden duydum.- o kadar çalışıyoruz gene de yöneticiler memnun değil diye (sektörde).

İşverenin bu uygulamaları öncelikle eşit işlem borcuna aykırıdır. Tekrarlayalım, 4857 sayılı İş Yasası’nın 14. maddesine göre evden çalışan “İşçiler, esaslı neden olmadıkça salt iş sözleşmesinin niteliğinden ötürü emsal işçiye göre farklı işleme tabi tutulamaz”. İş, çalışanın sosyal fiziksel ruhsal iyilik halini ortadan kaldıracak şekilde organize edilemez.

Çalışan işe gitmek için evden çıkmıyor diye, 7/24 çalışmaya zorlanamaz. Her an işe hazır bir şekilde beklemeye zorlanamaz. Evden çalışma bir lütuf değildir. İşverenin yaptığı, iş organizasyonu içinde bir iştir. İşveren evden çalışma yaptırıyorum diye yasal yükümlülüklerinden kurtulamaz.

Her ne kadar yasa, uygulamanın detaylarının yönetmelikle belirleneceği hükmünü getirmiş ve 2016 yılından bugüne kadar konuyu düzenleyecek yönetmelik çıkmamışsa da, yönetmeliğin çıkmamış olması işverenin keyfi uygulamalarının gerekçesi olamaz.

Kısacası yasayı uygulamak için yönetmeliğin çıkması şart değil. Evden çalışan işçilerin de yasal hakları vardır. Hak ise hakkın sahibi talep ettiği sürece haktır.

Kaynak: Murat Özveri/Evrensel