Her gün yapılan zamlar ve yüksek enflasyon karşısında açlık sınırının altında sefalet ücretine dönüşmüş ücretlerle yaşamını sürdürmeye çalışan, adaletsiz vergi sistemi nedeniyle kazancının önemli bir bölümünü vergi olarak ödeyen milyonlarca işçi, insanca geçinmeye yetecek bir ücret talep ederken asgari ücrette sermayenin istediği oldu.
Hükümet ve işveren temsilcilerinin ağırlıkta olduğu Asgari Ücret Tespit Komisyonu, oldubittiye getirilen bir toplantı ile 2025 yılı asgari ücretini 22 bin 104 lira olarak açıkladı.
IMF ve merkez bankası gibi uluslararası finans kuruluşlarıyla temas halinde olan sermaye çevreleri, düşük bir asgari ücret belirlenmesi için bir süredir kamuoyu üzerinde baskı oluşturmaktaydı. Sermaye, kendi çıkardığı krizin faturasını bir kez daha işçilere ve emekçilere ödetmek istemiştir. IMF ve patronların talebini geri çevirmeyen hükümet ise bu talepler doğrultusunda ve elbette hayali bir enflasyon beklentisi üzerinden asgari ücreti belirlemiştir.
Sermayeye bile yüzde 42 teşvik artırımı yapılırken işçilere yüzde 30 zam reva görülmüştür. Böylelikle 7 milyondan fazla -aileleriyle beraber 14 milyon- asgari ücretli, 11 milyon emekli dolasıyla toplumun yarıdan fazlası açlık sınırında bir ücrete mahkum edilmiştir.
‘Çalışanlarımızı enflasyona ezdirmedik’ söylemi ile verilen zamma razı olunmasını isteyen hükümetin açıklamalarına ‘rakamın makul ve sürdürülebilirliği’ üzerinden övgüler dizen sermayeden ise destek gecikmemiştir.
Gıda enflasyonu yüzde 80 iken, TÜİK enflasyonu bile yüzde 47 iken asgari ücrete yüzde 30 zam olmuştur.
Açlık sınırı Kasım ayı itibariyle 20 bin TL’dir. Üzerinden bir ay bile geçmeden asgari ücretin, açlık sınırının altında düşeceği aşikardır.
Yüksek enflasyon, kira artışları ve gıda fiyatlarına yönelik zam yağmuru devam ederken, asgari ücretlinin bu zamlar karşısında geçinmesini beklemek insan onuruyla bağdaşmamaktadır. Nitekim asgari ücret sadece karın doyurmaya yetecek bir ücret değil, bir emekçinin ve ailesinin ekonomik ve sosyal standartlarını karşılayabilecek bir seviyede olmalıdır.
İğneden ipliğe her şeye ardı ardına zamlar gelirken, birçok fiyat düzenlemesi için dikkate alınan 2025 yılı için YDO (Yeniden Değerleme Oranı) yaklaşık yüzde 44 belirlenmiştir. Bunun anlamı vergi, ceza, harç, araç muayenesi vb. birçok şeye zaten 01 Ocak günü yüzde 44 zam geleceğidir. Emekçi ve çalışan kesimlerin, enflasyon ve YDO üzerinde ve refah payı olmayan bir asgari ücret zammı kabul edilemezdir.
Uzunca bir süredir asgari ücret ortalama bir ücret durumuna gelmiştir. Toplu İş Sözleşmelerinde yapılan pazarlık ve elde edilen kazanımlar açısından da asgari ücret bir ölçüt olarak değerlendirmektedir. Asgari ücrete yapılan yüzde 30 zam önümüzdeki dönem düşük ücret dayatmalarına devam edileceği anlamına gelmektedir.
Bu bakımdan asgari ücret sendikalı-sendikasız tüm çalışan emekçileri ilgilendirmektedir.
Dolasıyla bu açlık ve yoksulluk dayatmaları kabul edilemezdir. Emekçiler olarak insanca yaşam için insanca ücret talebimizi daha güçlü dile getirmemiz için birlikte mücadele etmeliyiz.
Tüm emek örgütleri ve konfederasyonları bu talep etrafında birleşmeye ve birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.
Asgari değil insanca yaşam!
MERKEZ YÖNETİM KURULU