Karadeniz Bölge Şubemizin 6. Olağan Genel Kurulu Yapıldı

Karadeniz Bölge Şubemizin 6. Olağan Genel Kurulu 17 Şubat 2019 tarihinde Samsun’da Türk-İş Eğitim Merkezi Sosyal Tesisleri Seyfi Demirsoy Konferans Salonu’nda yapıldı. Genel Kurula, genel merkez ve şube yöneticilerimiz ile üyelerimiz ve konuklarımız katıldı.

 Açılış, Divan seçimi
Divan seçimi ve saygı duruşu ile başlayan Genel Kurulda Divan Başkanlığını Genel Sekreter Gürel Yılmaz, Başkan Yardımcılığını Eğitim Sekreteri ve İstanbul 1 No’lu Şube Başkanı Ersin Türkmen, Kâtip üyeliklerini MYK Üyesi ve Bursa Şube Başkanı Özdemir Aslan ile Mersin Şube Başkanı Savaş Gürkan yaptı.

Dünya ve Türkiye’de emekçilerin durumu
Kongrenin açılış konuşmasını yapan Karadeniz Bölge Şubesi Başkanı Muharrem Yıldırım, genel kurulun emekçilere yönelik saldırıların yoğunlaştığı, işsizliğin ve yoksulluğun arttığı, artan enflasyon ve hayat pahalılığı nedeniyle emekçilerin yaşamının zorlaştığı koşullarda toplandığını söyledi. Başkan Yıldırım konuşmasında dünya, Türkiye ve sendikamızın gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Dünyanın pek çok bölgesinde emperyalist tekellerin savaşları körüklediğini, savaşların faturasının emekçi sınıflara yıkıldığını, Suriye ile savaşta yüzbinlerce insanın yaşamını yitirdiğini, milyonlarcasının evini yurdunu terk ederek göçmen durumuna düştüğünü; göçmenlerin gittikleri ülkelerde zor koşullarda yaşamını sürdürmeye çalıştığını belirten Yıldırım, bu durumu fırsata çeviren işverenlerin göçmenlerin emeğini iki kat sömürdüğünü söyledi.

 

Ülkemizde çalışma yaşamı; 1 yılda 1970 iş cinayeti
Temmuz 2018’den bu yana farklı işkolundan 917 bin işçinin işten çıkarıldığını, işsiz sayısının 3 milyonu geçtiğini, kayıt dışı çalışma oranın ise ilan edilen resmi rakamlardan daha fazla olduğunu;

İşçi ölümlerinde Avrupa birincisi olan Türkiye’de bir yılda 1970 ölümlü iş kazasının meydana geldiğini;

Gelir dağılımında zengin ve yoksul arasındaki farkın giderek açıldığını, en zengin yüzde 20’lik kesimin milli gelirden yüzde 47 pay aldığını, en yoksul yüzde 20’lik kesimin ise milli gelirin sadece yüzde 6’sını elinde bulundurduğunu;

Kendi kendine yeten bir ülke olan Türkiye’de tarımın, bitme noktasına geldiğini, buğday, bakliyat, çay gibi ürünlerde dışa bağımlığın artığını, bölge açısından elverişli koşullara sahip olan fındığın dahi ithal edildiğini aktaran Başkan Yıldırım, üretime dayalı bir politika izlenmeden bu olumsuz tablodan çıkılamayacağını vurguladı.

Taşımacılık işkolunda durum, yeni örgütlenme
İşkolumuz olan taşımacılıkta aşırı sömürü ve yarı aç yarı tok bir ücretle günde 12-14 saati bulan çalışma koşullarının bulunduğunu, sendikaya üye olma hakkının işten atma, istifa tehdidi gibi uygulamalarla fiilen engellendiğini belirten Başkan Yıldırım sendikamızın faaliyetlerini tüm engellere rağmen ısrarla sürdürdüğünü ifade etti.

Başkan Yıldırım konuşmasını şu sözlerle sürdürdü; “Her türlü zorluğa ve engellemelere rağmen sendikamız mücadeleden geri durmamıştır. Asla geri atmamış, iğneyle kuyu kazar gibi büyümeye devam etmiştir. UPS kargoda 282 gün, DHL Lojistikte 476 gün, DHL Express’te 556 gün süren bir direniş sürdürmüştür. Aras Kargo’da 3,5 yıl hukuk mücadelesi sürdürmüş, yine sayısız işyerinde işten atma ve direnişlerle kazanılan mücadele ile yoluna devam etmektedir. Aras Kargo’daki üyelerimize inanç ve kararlılıklarından dolayı teşekkür ediyorum. Toplu sözleşmemizi mutlaka kazanımla sonuçlandıracağız. Tüm kargo işçilerinin içinde bulunduğu esarete son vermek için çalışmalarımızı sürdüreceğiz.”

Başkan Yıldırım, sendikamızın Araç Muayene İstasyonları ve diğer işyerlerinde gelinen süreç hakkında da değerlendirmelerde bulundu.

Birlik ve mücadele vurgusu
İşçiyi korumasız durumda bırakan ‘Zorunlu Arabuluculuk’ uygulamasına, yeni bir hak gaspı olarak gündeme getirilen Kıdem Tazminatı Fonu hazırlıklarına ve Ankara şube yöneticilerimize verilen hapis cezalarına da değinen Başkan Yıldırım, tüm bu saldırıların birlikte mücadele ile engellenebileceğinin altını çizdi ve birlik mesajı ile konuşmasını tamamladı.

 

‘Sermayenin kar hırsı emekçileri vuruyor’
Genel Başkan Kenan Öztürk kongrede yaptığı konuşmada dünya ve ülkemizde ekonomik durum, çalışma yaşamı gündemi ve sendikamızın gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Ortadoğu’da emperyalistler eliyle sürdürülen savaşın tüm ağır sonuçlarıyla birlikte sürdüğünü, izlenen yanlış politikalar nedeniyle Türkiye’nin de bu savaşın bedelini ödemeye devam ettiğini belirten Başkan Öztürk, “Bu savaş emekçilerin çıkarına değil” dedi. Dün Suriye’de emperyalist işgale karşı çıkanların “Esatçı”, “diktatör destekçisi” olarak suçlandığını, gelinen sürecin bu savaşın bir kez daha halkın çıkarına olmadığını ortaya çıkardığını; Türkiye’nin 3,5 milyon mülteci göçü alarak ve harcadığı 35 milyon dolar ile bu savaşın bedelini ödediğini belirten Başkan Öztürk, dışarıdan bir müdahale ile Suriye’ye demokrasi götürülemeyeceğini söyledi.

Suriyeli mültecilerin sığındıkları ülkelerde karın tokluğuna günde 15 saat, güvencesiz ve sağlıksız koşullarda çalıştığını belirten Başkan Öztürk, işverenlerin bu durumu yerli işçileri işten çıkarmanın ve ücretleri baskılamanın bir aracı olarak kullandığını ifade etti.
Yoksul Suriye halkının ve emekçilerinin bu savaştan sorumlu tutulamayacağını belirten Başkan Öztürk, mültecileri suçlamak yerine bu sonuçlara yol açan politikaların sorgulanması gerektiğini söyledi.

Ekonomik kriz
Türkiye’de bir ekonomik krizin yaşandığını belirten Başkan Öztürk, “Her ne kadar ülkeyi yönetenler ‘kriz yok bunlar manipülasyon’ deseler de emekçiler kendi hayatlarından bu krizin boyutlarını anlayabiliyor. Alım gücü her geçen gün düşüyor, işsizlik artıyorsa ekonominin iyiye gittiğini söyleyemeyiz. Son bir yılda bir milyondan fazla işçi işini kaybetti, temel gıda maddelerine yüklü miktarlarda zam geldi. Asgari ücrette evet önemli bir artış sağlandı ancak temel tüketim maddelerine yapılan zam karşısında eridi, emekçi ay sonunu getiremiyor” diye konuştu.

Kıdem Tazminatı fona devredilemez
Hükümetin, kıdem tazminatını fona devretme hazırlıkları ve emekçileri bekleyen tehlikelere de değinen Başkan Öztürk,  fon sisteminin hak kayıplarına yol açacağını, tıpkı İşsizlik Sigortası Fonu’nda olduğu gibi amacı dışında kullanılmaya açık olacağını belirtti. “Bir gün bile çalışan işçi kıdem tazminatı alabilecek” yönlü açıklamalarla kıdem tazminatı fonu hakkında kamuoyunun yanlış yönlendirildiğini belirten Başkan Öztürk, “Eğer gerçekten bir gün bile çalışan işçinin de kıdem tazminatını almasını istiyorlarsa mevcut sistemde yapacakları bir düzenleme ile bunu sağlayabilirler. Ancak buradaki temel amaç bir gün bile çalışan işçinin hakkı değildir, burada amaç kıdem tazminatını fona devrederek ortadan kaldırmaktır ve işverenlere kaynak aktarmak, bütçe açığını kapatmaktır” diye konuştu.

Kıdem tazminatında iyileştirilme yapılabileceğini ancak Fon’a dönüştürülmesine izin verilemeyeceğini belirten Başkan Öztürk, kıdem tazminatını budama hazırlıklarına karşı birlikte mücadelenin öneminin altını çizdi. Türk-İş’in ‘kıdem grev sebebidir’ şeklindeki genel kurul kararını da hatırlatan Başkan Öztürk,  yeni dönemde yeni saldırılara hazırlıklı olunması gerektiğini vurguladı.

Örgütlenmede durum, sendikalaşma oranı
Grev yasakları, baraj sistemi ve çoğunluk itirazları gibi örgütlenme özgürlüğü önündeki engeller nedeniyle ülkemizde sendikalaşma oranın yüzde 13’lerde olduğu aktaran Başkan Öztürk konuşmasını şöyle sürdürdü;

“Grev hakkının engellendiği bir ülkede demokrasiden söz etmenin imkanı yoktur. Bugün hükümet temsilcileri ‘ülkemizde artık grev yapılmıyor’ diye açıklamalar yapıyor, sanki işçiler demokratik haklarını kullanıyormuş gibi grev yapılmamasıyla övünüyorlar. Grev yasaklarıyla işçilerin grev hakkı engelleniyor, toplu sözleşme hakkına müdahale ediliyor. Grev evrensel bir haktır. İşçiler canı sıkıldığı için grev yapmıyorlar, toplu pazarlık hakkını kullanarak greve başvuruyorlar. Siz ‘artık grev yaptırmıyoruz’ derseniz işverenler bundan güç alacak ‘nasılsa grev yok’ diye rahatlayacak, toplu pazarlık aşamasında düşük ücret dayatacaklardır. Dolayısıyla işçilerin sendikalaşma önünde engel oluşturan anti demokratik nitelikteki bu uygulamalara karşı mücadele etmesi gerekiyor.”

Sendikamızın faaliyetleri; kargolarda başarılı örgütlenmeler
Ankara şubemizin 14 yöneticisi hakkında verilen hapis cezalarına da değinen Başkan Öztürk, örgütlenme önündeki tüm engellere rağmen sendikamızın, üyelerinin hak ve çıkarlarını koruma ve yeni işyerlerinde örgütlenme faaliyetlerini sürdürdüğünü, bu dönemde Aras Kargo, DHL Express gibi önemli kargo firmalarında başarılı örgütlenmeler gerçekleştirdiğini söyledi.

Aras Kargo’da gelinen sürece ilişkin değerlendirmelerde bulunan Başkan Öztürk, sendikamızın süreci toplu sözleşme kazanımlarıyla sonuçlandırmayı hedeflediğini ve bunun için hiçbir mücadeleden kaçınmadığını sözlerine ekledi.

Sendikamızın, üye sayısını arttırdığı bu dönemde uluslararası dayanışmayı da örgütlediğini belirten Başkan Öztürk, “Bu salonda bulunan Aras Kargo’daki üyelerimize çok teşekkür ediyorum. Dört yıldır bütün olumsuz koşullara rağmen kararlı bir şekilde bu sürecin sonuçlanmasını bekliyorsunuz. Bilin ki artık burada toplu sözleşme masasındayız ve artık sona doğru geldik” diye konuştu.
Genel Başkan Kenan Öztürk, şube genel kuruluna başarı dileyerek konuşmasını tamamladı.

Delegelerin Konuşmaları
Daha sonra delegelerimiz söz aldı. Aras Kargo işyerinden Hasan Erdal yaptığı konuşmada yeni örgütlenmiş olmanın heyecanını taşıdığını söyledi ve sendikal örgütlenmenin taşımacılık işçileri açısından önemine vurgu yaptı.

 

Seçimler yapıldı, yeni yönetim belirlendi
Konuşmaların ardından seçim gündemi ile devam eden kongrede yapılan seçimlerde Muharrem Yıldırım Şube Başkanlığına yeniden seçildi. Şube Sekreterliğine Deniz Özdemir, Şube Mali Sekreterliğine Hasan Erdal getirildi. Şube Yönetim Kuruluna Koray Şahin ve Adem Demircan getirilirken Şube Denetleme Kuruluna Güven Artık, Hakan Sekmenoğlu, Halit Mırık getirildi. Şube Disiplin Kurulu şu isimlerden oluştu; Fatih Tarım, Kerim Macit, Erdoğan Akpınar.

 

KARADENİZ ŞUBE 6. OLAĞAN GENEL KURULU’NDAN KARELER (Fotoğrafları büyütmek için üzerine tıklayınız)