Genel Başkanımız Kenan Öztürk, Genel Sekreterimiz Gürel Yılmaz, Genel Mali Sekreterimiz Seyfi Erez ve Genel Örgütlenme Sekreterimiz Muharrem Yıldırım’ın delege olarak katıldığı Türk-İş 22. Olağan Genel Kurulu, 3-6 Aralık 2015 tarihinde Ankara’da gerçekleşti.
Genel Başkanımız Kenan Öztürk, mevcut yönetimin yeniden seçildiği Türk-İş 22. Genel Kurulunda, dünya ve Türkiye’deki ekonomik ve sosyal gelişmeler ile çalışma yaşamına ilişkin sorunları gündemine alan bir konuşma yaptı.
Genel Başkanımız Kenan Öztürk’ün gündeme aldığı konular özetle şöyle oldu;
‘Ortadoğu’da Süren Vekalet Savaşı Ülkemizi de İçine Almış Bulunmaktadır’
Ortadoğu’da sürmekte olan vekalet savaşında telafisi mümkün olmayan kayıpların yaşandığını, bu savaşın sonuçlarıyla birlikte ülkemizi de içine aldığını belirten Genel Başkanımız Kenan Öztürk,
“Tüm bölge halkı; Arabı, Kürdü, Türkmeniyle bu savaşta ağır bedeller ödemektedir. Hükümetin izlediği yanlış dış politika nedeniyle ne yazık ki ülkemiz de bedel ödüyor. Savaştan kaçan 2,5 milyon göçmen ülkemize sığındı. Bu ateş her geçen gün ülkemizi sarmaya devam ediyor. Katliamlar ülkemize de sıçramış bulunmakta. Diyarbakır, Suruç ve Ankara’da gerçekleştirilen saldırılarda çok sayıda insanımızı kaybettik. Ankara’da 102 kişi katledildi. Bu insanlar barış, demokrasi ve kardeşlik istiyordu ve içimizden birileriydi; öğrenci, işçi, demiryolu çalışanlarıydı. Katliamın sorumlularının hala açığa çıkarılmamış olması ise can güvenli konusundaki kaygıları artırmaktadır” diye konuştu.
İş Cinayetleri, Esnek Çalışma, Taşeronlaşma
Hükümet yetkililerinin çizdiği olumlu tablonun aksine ekonomide ve çalışma yaşamında ciddi sorunların yaşandığını, ülkemizde işsizlik ve yoksulluğun artarak devam ettiğini, hız kesmeyen iş cinayetleriyle mücadelede ise hiçbir adımın atılmadığını belirten Başkan Öztürk şunları kaydetti;
“301 işçinin yaşamını yitirdiği Soma faciasının ardından özellikle maden işkolunda kuralsız çalışmaya ilişkin bir şeylerin değişeceğine dair umut doğdu. Ama ne yazık ki değişen bir şey olmadı. Madenlerde ve daha birçok sektörde işçiler ölmeye devam ediyor. Esnek ve kayıt dışı çalışma yine aynı şekilde devam ediyor ve taşeronlaşma çığ gibi büyüyor.”
‘Demokrasinin Neresindeyiz?’
‘İleri demokrasi’ söylemlerine karşın ülkemizde basın ve yayın organları ile gazetecilere yönelik sansür, gözaltı, tutuklama ve baskıların sürdüğünü belirten Başkan Öztürk, “Muhalif hiçbir sese tahammül yok, gazeteciler tutuklanıyor, haber sitelerine sansür uygulanıyor veya kapatılıyor. Buna rağmen ileri demokrasiden bahsediliyor. Hangi demokrasiden bahsediyorsunuz? Basın açıklamalarına basın görevlilerinden önce TOMA ve çevik kuvvet gelmekte. Bu mudur demokrasi?” diye konuştu.
‘Ne Güzel Yönetiyorsunuz’ Diyerek Çözüme Varamayız
Sendikal örgütlenme önündeki engellerin sürdüğünü, sendikaya üye işçilerin işten atıldığını, mülteciler üzerinden düşük ücret dayatıldığını, büyük bir konfederasyon olmasına karşın Türk İş’in bu sorunlar karşısında gücünü yeterince ortaya koyamadığını belirten Başkan Öztürk şunları kaydetti;
“Biz kanarya severler derneği değiliz, Türkiye’nin en büyük örgütüyüz. İşçilerin acil sorunları ne? İş cinayetlerine karşı hangi önlemlerin alınmasını istiyoruz? Sendikaların sorunları nelerdir ve ülkenin demokratikleşmesiyle ilgili neler istiyoruz? İşte bu sorularla hükümet yetkililerinin karşısına çıkmamız lazımdı. Ama bunun yerine ‘Ne iyi yapıyorsunuz’ diyerek bu durumu değiştiremeyiz. İşçi sınıfından koptuk. Atölyelerle işçiler nasıl koşullarda çalışıyor biliyor musunuz? Bu sorunlar ortada iken hükümet yetkililerinin karşısında ‘taleplerimiz bunlardır’ demek yerine övgüler dizerek ve ‘Ne güzel yönetiyorsunuz’ diyerek bir yere varamayız. Türk-İş büyük bir konfederasyon ama buna uygun davranmamakta.”
‘Siyasal İktidara Kim Daha Yakın Yarışıyla Sorunlarımız Çözülemez’
Hükümet ve bürokrasinin Türk-İş’e bağlı sendikalara karşı Hak-İş’e bağlı sendikaları örgütlediğini, tarım ve orman işkolu ile Anadolu Ajansı’nda olduğu gibi; Hak-İş’in, örgütlü işyerlerini Türk-İş’ten kopartarak kendine katma çabası içerisinde olduğunu, Türk-İş’inse bu duruma sessiz kaldığını belirten Başkan Öztürk şöyle dedi;
“Sendikalarımızın karşısında Hak-İş değil, siyasi iktidarın temsilcileri var. Biz bunlara ‘Niye Türk-İş’le uğraşıyorsunuz’ diyebiliyor muyuz? Hak-İş’e benzememeliyiz. Biz, siyasi iktidardan bağımsızlığımızı koruduğumuz ölçüde güçlüyüz… Biz geri adım attıkça daha fazlasını isteyecekler. Örgütlenme özgürlüğü önündeki engeller, taşeronlaştırma, iş cinayetleri bizim sorunumuz. ‘Aman iktidara ters düşmeyelim’ anlayışıyla bir şey yapmamız mümkün değil… Bütün bu sorunlar siyasi iktidara yaklaşarak ve Hak-İş’le yarışarak çözülemez. Bu saldırılara karşı güçlü bir mücadele örgütlenmeli.”
‘Kıdem Tazminatında Esnemeyiz’
“Biz bu konfederasyonun büyümesini, yeniden işçi sınıfının umudu haline gelmesini istiyoruz” diyen Genel Başkan Öztürk, kıdem tazminatı hakkının gaspına ilişkin olarak Türk-İş’in geçmiş genel kurullarda aldığı “Tazminat hakkının gaspı grev sebebidir” kararının bu genel kurulda da alınması gerektiğini söyledi.
Kıdem tazminatı konusunda “Gündeme gelirse görüşürüz” şeklindeki yaklaşımları eleştiren Başkan Öztürk, “Kıdem tazminatı kırmızı çizgimizdir. Kararı eğip bükmeyiz. Kıdem tazminatı ile ilgili kimseyle görüşmeyiz. Bu konuda esneyebileceğimiz bir nokta yoktur. Bu konuyla ilgili Genel Kurula ayrıca önerge sunacağız” dedi. Asgari Ücret konusuna da değinen Genel Başkan Öztürk, asgari ücretin hala açlık sınırının altında olduğunu, önümüzdeki yıl yapılması planlanan yüzde 30’luk zammın ise olumlu ancak yetersiz olduğunu ifade etti.
Genel Başkan Öztürk konuşmasını şu sözlerle tamamladı; “Konfederasyonumuzun, altı çizilen bu eksikleri düzelterek yeniden işçi sınıfına dayanması ve mücadele örgütü olması gerekir. Ama öncelikle bu politikaları düzeltmesi gerekir. Bunun için de hepimize büyük sorumluluklar düşmektedir.”
Genel Kurulda ‘Kıdem Tazminatı Gaspı Grev Sebebidir’ Önergesi Kabul Edildi
Genel Kurulda, sendikamızın diğer sendikalarla birlikte hazırladığı ‘Kıdem tazminatı hakkının gaspı genel grev sebebidir ve yeniden Genel Kurul kararı olmalıdır’ hükümlerinin yer aldığı ve çok sayıda delegenin de imzasıyla divana sunulan önerge oy birliği ile kabul edildi.